Parmaklarım acıyor…
Durdurulmak üzere konumlandırılmış bir zaman ortası bu;
kıyasıya yırtılmış bir zaman…
Şimdi ben kim miyim?
Hiçbir şeyin olmaya yüz tutmuşken
tavan arasına sıkışmış gözlere sahibim…
Sana dair ufak tefek detaylara takıldığım bir an daha.
gün geçtikçe daha çok sorgular oldum söyleyemediklerimi.
Bıraktım sonra ucundan tutmayı ardı sıra düşlerimi
ben; kalakaldım..
bir aşkın farkıydık biz..
Bilinçaltı zorlayıcı alıştırmalar yaptım gittiğinden bu yana
olur da bir gün karşılaşırsak diye...
Her seferinde yeni kelimeler ekledim
rüyalarımda bile farklı çıkıyordu cümle bitişlerim
bense hep hatırlamayı denedim.
Gidişinden beni çıkartıldım sonra
seni verdiler sonucunda avuçlarıma
giderken eklemeyi unuttum beni sana...
Dağıttım sonra seni
caddelere köprülere savururcasına.
Oysa nasıl birikmiştin gökyüzüne göz yumarcasına.
Tırnaklarımla kazımıştım toplayışımı seni.
Şimdi her yerde sen..
ama nafile..
dağıttıkça topluyorum seni bıraktığım yerlerden
ne kadar uzaksan o kadar yapışıyor yakama bekleyişim
her geçen gün biraz daha kırılıyor iç sesim
yalnızlığıma çarpıyorum seni yüzleştirmek için
hanginiz haklı?
Yalnız mıyım sensiz mi?
sonra fark ediyorum
ne sensizim ne de yalnız...
Kanım donuyor...
Usulca bağırıyorum... Avazım çıktığı kadar sebep oluyor sesim susuşuma…
Şimdi sen; ne zaman dokunsan bir üçüncü tekile ;
benim parmaklarım acıyor… 
Resim boyutu değiştirildi. Resmin tam boyunu görebilmek için buraya tıklayın. Resmin Orjinal boyutları 641x436 px Ve Boyutu 370KB.
/bana bir şiir yaz diyorsun içinde Gökkuşağı'nın yedi rengi olsun/
..
....
sabah mahmurluğumda bazen güneş ışıklarından çok önce dolar içime
tarifsiz hüzün gibi iç acılarım gözlerim boşluğumda sensizliğe düşünce
elimde değil ne yapayım bir masalın yeni sayfasını tek başıma okumak
sönmez bir yangındır ocağımda çayı sadece kendi bardağıma doldurmak.
...
.........
/tavşan kanı bir gül açar dudağının tadını bilen çay bardağında/
...
......
nasıl olursa akşam olur sonunda sorma anlatamam ki yolunu gözleyişimi
sağlamasız yalnızlık girdabında uslanmaz hasretlerim gibi iç çekişlerimi
ah bu alacakaranlık hep aynı renge boyar umudu saat geceye dönmeden
güneşi tutmak gelir içimden yüreğim siyahta kaybolup iş işten geçmeden.
...
......
/pencereme her gece aynı güneşi asarım üstünde parmak izlerin/
...
......
öyleyse kal yanımda bereket hangi tarladan fışkıracaksa orada olalım
çocuksu çığlıklarımızı yanımıza alıp başaklardan başımıza taç yapalım
ekin boyu dereler aksın her yanımızdan kağıt kayıklar yüzsün üzerinde
hem alışmış oluruz şimdiden bizde yarın açılacak olursak açık denizlere.
...
.....
/taze ekmek kokusu gibidir buğday olup öpüşmek sıcak tarlalarda/
....
......
istersen orman olur yüksek salıncaklar kurarız boyumuza yeten dallara
yeni yarınlar ezberleterek bahar tazesi açmış dalına yabancı yapraklara
gölgesini mekan seçince ulu ağaçların bak işte derim içine gözlerimin
ne görüyorsan onu oku bana sana yazılmış her dizesinde gibi şiirlerimin.
/eğer konuda hasret varsa unutma ki yaprak rengidir kavuşmak/
...
.........
ya sahipsiz mercan adalarına ne dersin okyanuslara dalmaya kuşbakışı
en göz çalımı renkleriyle boynuna ziynet çelengi gibi dolamayı kollarımı
istediğimiz resmi çizmek için sınırsız ve çılgın bir tuval olsa önümüzde
ve sen büyüleyici bir peri gibi renk olsan gelecek için ıssız sahillerimizde.
....
..........
/cam göbeğine düşen ışık kırılınca çıkar ortaya tüm saklı hazineler/
....
........
ve görürsün bir doğru açı gibi aydınlanır önümüzde denizler ve gökyüzü
yavan gerçeklerimizi bırakıp seçeriz kendimize zengin özgürlüğümüzü
yani yüzmek çırılçıplak derinlerde ve kanatlanıp uçmak bulutlar ötesine
işte bunu diyorum anlıyor musun bir trende vagon olup girerken tünellere.
...
.........
/her karanlığın sonunda bulutsuz ve çalkantısız aynı aydınlık vardır/
...
.......
canımın içi hadi sen yaz şimdi bana yarın için ne almak lazımsa mutfağa
şarabımız kristal kadeh olmasın menekşe gölgesini düşürürüz sofraya
gözlerinin içine bakarım beni anlatırken bir parça sarhoş seversin bilirim
ve sonra yakarım keyifli tarafından bir sigara dumanını başka tarafa üflerim.
...
........
/sanki bir sabit kalemle öpüşmüş gibi dudakların menekşeler açtığında/
....
........
/şiiri oku ve kal yanımda gidersen önce gökkuşağı ağlar bunu unutma/