Şükrü Saraçoğlu'nun hayatı .. ( umarım sabitlenir )
Kulübümüze 17 yıl boyunca Başkan olarak hizmet veren eski başbakan ve bakanlarımızdan Şükrü Saracoğlu’nu, oğlu Yılmaz Saracoğlu tarafından derlenen ve hakkında basında çıkan yazılardan bazılarının yer aldığı "Şükrü Saracoğlu ve Dönemi" isimli kitap ve çeşitli kaynaklardan bir derleme hazırladık.
Bugünkü stadımıza 22 Temmuz 1998 yılında alınan Yönetim Kurulu kararı ile ismini veren, Kulübümüz’de en uzun süre başkanlık yapmış kişi olan rahmetli Şükrü Saracoğlu’nu, bir kez daha sevgi, saygı, şükran ve rahmetle anıyoruz.
MEHMET ŞÜKRÜ SARACOĞLU
Şükrü Saracoğlu
Mehmet Şükrü Saracoğlu, siyaset ve devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin beşinci Başbakanı. 1887 yılında Ödemiş’te doğdu. Mülkiye Mektebi’ni (1909) bitirdikten sonra İzmir liselerinde öğretmenlik yaptı. Birinci Dünya Savaşı yılarında Cenevre Siyasal Bilimler Fakültesi’ni bitirdi. İkinci dönem çalışmalarına başlayan T.B.M.M.’ye, İzmir milletvekili olarak katılan Mehmet Şükrü Bey, Fethi Okyar hükümetinde Milli Eğitim Bakanı (1924-1925) oldu.
1926’da da Türk ve Yunan halklarının değiştirilmesi amacıyla kurulan Muhtelit Mübadele Komisyonuna Türk delegasyonu olarak seçildi. Dördüncü ve Beşinci İnönü hükümetlerinde Maliye Bakanlığına (1927-1930) getirilen Şükrü Bey, henüz kalkınma programının oluşturulamadığı bu dönemde, Türk ekonomisinin ancak köyden başlatılacak reform çalışmalarıyla kalkınabileceğini ileri sürdü. Bunun yanı sıra memur sınıfının sorunlarına eğilerek personel ve emeklilik kanunlarını yürürlüğe koydu. İktisadi alanda yaptığı işlerden biri de, yabancı bankaların elinde iç ve dış ticaret mevsimlerine göre düşürülen, Türk parasının değerinin korunmasını sağlamasıydı. Bu amaçla Merkez Bankasını kurdu (1930). Aynı yıl sağlığı nedeniyle görevinden ayrılmak zorunda kalınca, Türkiye’nin iktisadi sorunları üstüne inceleme ve araştırma yapmak üzere A.B.D.’ye gönderildi (1931). Dönüşünde Türk Pamuk Sanayii’nin temellerini atan bir rapor hazırladı. 1932’de Osmanlı İmparatorluğu’nun borçlarıyla ilgili sorunları çözümlemek üzere Paris’te yapılan görüşmelerde Türkiye’yi temsil etti ve 1933 antlaşmasını imzaladı.
Adalet Bakanlığı (1933-1939) yıllarında, Yargıç ve Avukatlar Kanunu’nu, Suçüstü, İcra-İflas Kanunları’nı yürürlüğe koyması, iş esasına dayanan cezaevleri kuruluş yasalarını uygulamaya sokarak, bu amaca dayalı İmralı cezaevini kurması önemli girişimleri arasındaydı. Saraçoğlu’nun en önemli görevi, İkinci Bayar hükümetinde (1938-1939) ve Saydam Hükümetlerinde (1939-1942) Dışişleri Bakanlığı oldu. 1942’de hükümeti kurmakla görevlendirildikten sonra da (1942-1946) zaman zaman Dışişleri Bakanlığını üzerine almak zorunda kaldı.
1940’ta İngiliz ve Fransız’ların, Türkiye’yi İtalya’ya karşı savaşa sokma isteklerini reddetti. 1948’de T.B.M.M. başkanlığına seçilen Saraçoğlu 1950’den sonra siyasi hayattan çekildi. 1953 yılında İstanbul’da öldü.
Hakkında Yazılanlar....
Tanju CILIZOĞLU Güneş, 1956
Fethi Okyar kabinesinde Maarif Vekili, İnönü’nün 3 ve 4. hükümetlerinde Adliye Vekili, ve 12’nci Refik Saydam hükümetinde Hariciye Vekili olan Mehmet Şükrü Saracoğlu, 1942 yılında Refik Saydam’ın ölümü üzerine İnönü tarafından 9 Temmuz 1942 günü başkanlığa atanarak hükümeti kurmakla görevlendirildi.
Mehmet Şükrü Saracoğlu. 1887 yılında İzmir’in Ödemiş ilçesinde doğdu. İlk ve orta okulu Ödemiş’te okuduktan sonra İzmir idadisi’ne girdi. Son derece zeki, çalıskan bir öğrenciydi. İzmir idadisini birincilikle bitirerek, Ankara’daki Mekteb-i Mülkiye’ye geçti. 1909 yılında Mekteb-i Mülkiye’ yi bitirerek İzmir Valiliği Maiyet Memurluğu’na atandı. İzmir Sultanisi’nde matematik-öğretmenliği yapan Saracoğlu, 1911 yılında İttihat ve-Terakki Ticaret Mekteb-i Müdürlüğü görevine getirildi.
1914 yılının Ocak ayında bir devlet bursu kazanan Saracoğlu Belçika’ya öğrenime gitti. Kısa bir süre sonra Birinci Dünya.Savaşı patlayınca hemen İzmir’e döndü. 1915 Mayıs’ında tekrar Cenevre Siyasi İlimler Akademisi’nde okumak için İsviçre’ye giderek burada dört yıl kaldı ve bu fakülteyi çok iyi bir dereceyle bitirdi. Mondros Mütarekesi’nden sonra Cenevre’de Türk Talebe Cemiyeti’ni kurarak bu cemiyet adına Fransızca bir derginin yayınlanmasını üstlendi. Türk Talebe Cemiyeti’nin başkanı olarak Avrupa kamuoyunda Mondros şartlarının olumsuzluğuna tepki yaratmak için uğraşlar vererek Osmanlı Devleti’nin haklarını savundu.
0 günlerde İzmir işgal edilince Türkiye’ye gideceğini öğrendiği bir İtalyan gemisine kaçak binip yurda döndü. Ulusal Kurtuluş Hareketi’ne katıldı. Kuşadası, Nazilli ve Aydın yörelerinde kurulan Kuva-i Milliye hareketlerinin örgütlenmesinde çalıştı. Osmanlı Meclisi Mebusanı’na İzmir milletvekili olarak seçildiyse de, Saracoğlu bu göreve katılmadı.
Saracoğlu 1923’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne İzmir Mebusu olarak girdi. Fethi Okyar hükümetinde Milli Eğitim Bakanlığı yapan Saracoğlu 1926’da Yunanlılarla kurulan Mübadele Komisyonu’na başkanlık etti. Başbakanlığına kadar kurulan bütün hükümetlerde görev aldı. Bu hükümetlerde Maliye, Adliye ve Hariciye vekilliklerinde bulundu. Saracoğlu’nun 1932 yılında Paris’te Osmanlı borçlarının ödeme koşullarının saptanması görüşlerini Türkiye adına yürütürken görüyoruz. 1933’de bir antlaşma ile bu konuyu başarıyla ve batılı gözlemcilerin hayranlığı içinde bitirirken izliyoruz. Saracoğlu’nun devlet adamlığı vitrinini süsleyen en değerli ve liyakatinin zirvesine vardığı bu anlaşma ile genç Türkiye Cumhuriyeti’nin maliyesi soluk aldı.
Genç Cumhuriyet’ in devlet organlarının kurumlaşmasında da emeği geçen Saracoğlu, bakanlıkları sırasında avukatlık, hakimlik İcra İflas Kanunlarını hazırlamış ve çıkartmış iş esasına dayalı cezaevlerinin oluşmasını ve ilk örnek olarak İmralı’nın kuruluşunu sağlamıştır. Barem ve Emeklilik kanunları da Saracoğlu’nun zamanında oluşturulmuştur.
Refik Saydam’ın ölümü sonrasında Başbakan olan Saracoğlu, bu döneminde de Cumhuriyet döneminin bütünsellik taşıyan seçim yasasını iki dereceli olarak hazırladı ve çıkarttı.
Saracoğlu istifa ederek Başbakanlığı Recep Peker’e devrettikten sonra 1 Kasım1948 ve 22 Mayıs 1950 yılları arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı yaptı.
1950 seçimlerinde parlamentoya giremeyen Saracoğlu siyaseti bıraktı.
Saracoğlu, 27 Aralık 1953’de İstanbul’da vefat etti.
FENERBAHÇE CUMHURİYETİ
Yalçın DOĞAN
Ebedi Şef, Milli Şef, Değişmez Gözde
Top korner noktasına dikildi Taksim Stadı’nda İstanbul’da. Maliye Vekili Şükrü Saracoğlu önündeki kağıtlara son kez bir daha göz attı Ankara’da ve kendi kendine "tamam BU iş" diye düşündü.
İstanbul Taksim Stadı’ nda kornere dikilen topa üç dört Fenerbahçeli birden koştu vuruşu yapmak için.
Ankara’da Maliye vekili Şükrü Saracoğlu koltuğunda söyle bir geriye doğru yaslandı Stadı önce "İttihat Spor" dan almak ve Milli Emlak idaresi’ ne vermek gerekiyordu ki, stad önce devletin eline geçsin. Ama, Milli Emlak idaresi’ne devretmek için de herhalde bir önkoşul bulmak zorundaydı.
Fenerbahçe-İstanbulspor maçının son dakikaları oynanıyordu Fenerbahçe korneri kazandığında. Topa koşan üç-dört Fenerbahçeli futbolcu arasından Büyük Fikret atıldı arkadaşlarına "bana bırakın" diye bağırdı. Taksim Stadı’nda korner noktasına gitti Topu Düzelti. Vurmak için gerildi.
"Tek maddelik bir yasa çıkartırım, olur biter" diyerek kendi kafasından geçen düşünceyi yeniden kağıda döktü Maliye Vekili Saracoğlu. Kabinede kısa bir sunuşla sorunu çözeceğine yüzde yüz inanıyordu. Sonra da Meclisten rahatlıkla geçirebilirdi tek maddelik yasayı, zaten, o tarihte ne muhalefet vardı, ne de alınan kararlara karsı çıkabilecek bir başka güç.
Fenerbahçe eğer bu son fırsattan yararlanamazsa, artık son dakikaları oynanmakta olan maç 1-1 berabere bitecek, şampiyonluk da elden kaçacaktı. Büyük Fikret geldi ve vurdu. Taksim Stadı’nda bir gürültü koptu. Kornerden gelen top doğrudan doğruya İstanbulspor ağlarına takılmış, Fenerbahçe Büyük Fikret’in vurusuyla 2-1 öne geçmişti. Hakem maçın bitiş düdüğünü çaldığında, Fenerbahçe’nin de şampiyonluğunu ilan ediyordu İstanbul’da.
Ankara’da Maliye Vekili Saracoğlu için tek maddelik yasayı meclisten geçirmek hiç de güç olmadı. ilk bakışta çok masum görünen bir yasaydı zaten:
"Aynı semtte kurulmuş olan ve faaliyet gösteren spor kulüplerinin sayısı birden fazlaysa,o semtte üye sayısı daha fazla olan kulüp faaliyetlerine devam eder".
Tek bir madde ile Fenerbahçe yaklaşık on beş yıl sonra Altınordu’dan rövanşı acımasız biçimde alıyordu. Fenerbahçe, yıllar önce en güç günlerinde Altınordu’ ya kaptırdığı futbolcularının ve kaçan iki şampiyonluğun acısını hiçbir zaman unutmamıştı. Biriktirmişti. İşte, şimdi tam sırasıydı. Bu karar Fenerbahçeliliği ile ünlü Maliye Vekili Şükrü Saracoğlu’nun daha sonra aralıksız onaltı yıl başkanlığını sürdüreceği Fenerbahçe’ye önemli bir armağandı. Tek maddelik karar, sadece Fenerbahçe için yürürlüğe girmişti. Cumhuriyet kurulup ülkede yeni bir devletin temelleri atıldığında, İttihat ve Terakki Fırkası çoktan tarihe karışmıştı. Ama, İttihat ve Terakki’nin kulübü Altınordu’ nun izlerine hala rastlamak mümkündü. Raşit Aydınoğlu Bey Altınordu’yu 1921 yılında "İttihat Spor" adi altında yeniden kurmuş ve kulüp faaliyete geçmişti. Gerçi İttihat Spor’un artık pek gücü kalmamıştı. Ne var ki, önemli bir varlığa sahipti: Union Club Sahası... Yani, bugünkü Fenerbahçe Stadı...
Fenerbahçeliler ikide bir Raşit Bey’ e gidip, "Şu stadı Fenerbahçe’ye sat" önerisinde bulunuyor. Raşit Bey de eski yılların unutturamadığı rekabet içinde "Olmaz" diye direniyordu. Fenerbahçeliler ısrar ediyor, İttihat Spor geri çeviriyordu. Bir, iki, üç... Eeee, artık bu İttihat Spor da fazla olmaya başlamıştı...
Vekiller Heyetinde o tarihte Maliye Vekili olarak görev yapan Şükrü SaracogIu Fenerbahçeliliği ile ünlüydü. Belki o bu işe bir çare bulabilir, İttihat Spor’dan İttihat Spor Sahası’nı satın alabilirdi. Ancak, satın almak için karşı tarafın onayı gerekiyordu. Gelin görün ki, karşı taraf böyle bir onaya hiç de yatkın değildi. Sorunu kestirmek ve çözmekten başka çare kalmıyordu.
Maliye Vekili Saracoğlu formülü bulmuştu "Ayni semtte faaliyet gösteren" iki kulüp vardı Kadiköy’de. Biri İttihat Spor, diğeri Fenerbahçe. Açıktı ki, Fenerbahçe’nin üye sayısı İttihat Spor’a göre çok daha fazlaydı. Demek ki, faaliyetini sürdürecek olan Fenerbahçe idi. Demek ki, diğeri, yani İttihat Spor bu yasadan sonra artık -faaliyetini sürdüremezdi.
Nitekim, sürdüremedi. İttihat Spor Sahası önce Milli Emlak idaresi’nin yönetimine bağlandı. 1929 yılında Fenerbahçe Milli Emlak idaresi’nden sahayı önce kiraladı. Hemen birden olmaz, adım adım ilerlemek gerekiyordu. Kiraladıktan sonra da adım değiştirerek, İttihat Spor Sahası, Fenerbahçe Stadı oldu.
Bu arada Saracoğlu Maliye Vekilliğinden ayrılıp ekonomik konularda araştırma ve temaslarda bulunmak üzere Amerika’ya gönderilmişti. Türkiye’ye döndükten sonra, önce Osmanlı Borçlarının tasfiyesiyle ilgili taksit sorunlarını çözmek üzere kurulan bir komisyonun başkanlığına getirilmiş, kısa süre sonra da, bu kez Adliye Vekili olarak yeniden kabineye girmişti, Kendisi Adliye Vekili iken, Maliye Vekaletinden gelen 6 Temmuz 1932 tarih ve 1213 sayılı öneriyle Fenerbahçe Stadı’nın Milli Emlak idaresi’nden alınıp Fenerbahçe Kulübü’ne satılması bakanlar kurulu tarafından karara bağlandı. Satış işlemleri yaklaşık on ay sürdü.
1933 Mayıs’ında çok eskiden "Silahtar Ağa Sahası", sonraları bir ara "Papazın Çayırı" derken "Union Club Sahası" Cumhuriyetten önce "İttihat Spor Sahası", 1929’ da "Fenerbahçe Stadı" artık Fenerbahçe Kulübü’nün malı oldu.
Tam bir Türk Lirası’na... Evet, Fenerbahçe bugünkü stadın mülkiyetini elde ederken Saracoqlu-nun araya girmesiyle Milli Emlak İdaresi’ne, yani devlete sadece bir lira ödedi.
Adliye vekili olarak Fenerbahçe’nin bir maçını izlemek üzere Fenerbahçe Stadına geldiğinde Saracoğlu sade bir cümle söylemekle yetinecek ve Fenerbahçeliliği’ni vurgulayacaktı: "Bir haftalık yorgunluğumu Fenerbahçe’yi seyrederken unutuyorum."
Üç Ali ile Bir de Şükrü
Sol açık Halit orta sahadan kaptığı topla hızla Harbiye Ceza Sahası’na indi. Önüne gelen birkaç kişiyi çalımladı ve sert bir şutla Fenerbahçe’nin ilk golünü attı. Hayır, hayır, yan hakem bayrak kaldırıyor, golü ofsayt gerekçesiyle iptal ediyordu.
Ankara’da oynanan maçı izleyen Başbakan Şükrü Saracoğlu ertesi gün golü iptal eden yan hakemin lisansını iptal etti.
Galatasaray’a karsı oynanan maçın son dakikalarında Taka Naci kornerden gelen topa kafayı vurunca Fenerbahçe 2-1 öne geçti ve maç da biraz sonra bu skorla sona erdi. Saracoğlu ile birlikte maçı izleyen Hacı Bekir Ali Muhiddin doğru soyunma odasına yöneldi. Cebinden çıkardığı cüzdanı olduğu gibi, Fenerbahçe Kaptanı Cihat’a verdi. Tüm futbolcuların cüzdandaki parayı paylaşmalarını isteyerek. Cüzdandan çıkan para on bir futbolcu arasında pay edildi. Memur aylığının on sekiz liraya ancak ulaştığı bir dönemde, futbolcu başına o gün 25 lira "prim" düşmüştü.
Aslında gerek Saracoğlu’nun bu davranışı, gerekse ünlü tatlıcı Hacı Bekir’in futbolculara prim dağıtması, yaklaşık onaltı - onyedi yıl Fenerbahçe’nin yaşadığı sıradan olaylardandı. Devlette sırtını Başbakana dayayan Fenerbahçe, maddi sorunlarını da Hacı Bekir ile çözüyordu.
Taksim Stadı’nda oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçının ikinci yarısında Galatasaray beki Ayı Tevfik bir omuz darbesiyle Fenerbahçeli Leblebi Mehmet’i yere indirince kıyamet koptu. Saha bir anda arenaya döndü. Yumruklar, tekmeler birbirine giriyor, tribünler ayaklanıyor polis güçlükle daha büyük bir olayı önlemeye çabalıyordu. Fenerbahçe’den dokuz, Galatasaray’dan sekiz futbolcu ceza kuruluna verildi. Fenerbahçe ceza yağdıran kurul kararına itiraz etti. Hatta, bir açıklama yaparak "mahkemeye giderek, tashihi karara gideceğini" bildirdi Türk Spor Kurumu Başkanı Beyazıt Milletvekili Halit Bayraktar bu açıklamaya şiddetle tepki göstererek "Fenerbahçe Stadı’nı elinden alır, kulübü belli bir sure kapatarak onlara hadlerini bildiririz" deyince, Fenerbahçeliler önce bir durdu.
Sonra da soluğu Adliye Vekili Şükrü Saracoğlu’ nda aldı. Kamuoyunu yakından ilgilendiren gazetelerin her gün olayla ilgili haberleri birinci sayfaya çıkardığı bir sırada, Adliye Vekili Saracoğlu’nu ziyaret eden Con Kemal başkanlığındaki Fenerbahçe Heyeti Şükrü Bey’e "Fenerbahçe üyeliğini" önerdi. Fenerbahçeliliğini zaten stad sorununu çözerken kanıtlamış olan Saracoğlu’na "mutlaka aralarında görmek istediklerini" bildirdi Fenerbahçe yöneticileri.
İstanbul’da Fenerbahçe Kurucuları Kurulu toplandı, üç kişiden oluşan yönetim kurulu üye sayısı yediye çıkartılarak bir de "Reislik" makamı kuruldu. Tüzük değişikliği kurucular kurulundan benimsendiği anda, Fenerbahçe Başkanlığına da Adliye Vekili Şükrü Saracoğlu seçildi.
Saracoğlu hemen ilk demecini verdi: "Fenerbahçe gibi memleketin medarı iftiharı, övündüğümüz bir kulübü korumayı en büyük şeref sayarım."
1934 yılında başlayan Saracoğlu’ nun başkanlığı donemi aralıksız onaltı yıl sürdü. 1950 Ekim’inde Saracoğlu kısa bir süre için Ali Mubiddin Hacı Bekir’e bırakarak, sonra da "yeni donemin yeni kralları" başkanlığa soyunacaktı. Türkiye siyasal yaşamada "Tek Parti" dönemini Fenerbahçe, o dönemin en güçlü adamlarından Şükrü Saracoğlu’nun başkanlık dönemi ile geçirecekti.
Adliye Vekilliğinden sonra bir ara Dışişleri Vekilliğine atanan Saracoğlu 1942’de Başbakan oldu.1946’ya kadar süren başbakanlığını 1948’de Meclis Başkanlığı izledi. 1950’den sonra da politikayı bıraktı.
Yıllar yılı büyük bir dayanışma ile Fenerbahçe’yi birlikle yürüten Saracoğlu ile Ali Muhiddin Hacı Bekir arasında nezaket sınırları hiç bir zaman asılmadı. Hacı Bekir, bugün de hala ününü koruyan en önemli şekercilik firmalarının başında geliyordu. İstanbul’un çeşitli semtlerinde, Ankara’da, İzmir’ de ve hatta yurt dışında Kahire ve Londra’da sekerci dükkanları açan Hacı Bekir hem iş dünyasında titizliği ile tanınıyor, hem halk arasında "Hacı Bekir" denildiğinde akla nefis lokumlar, tatlılar, çifte kavrulmuşlar geliyordu. Dolayısıyla bir yandan "halkın içinden biri", öte yandan zengin bir Fenerbahçe tutkunu ve dönemin ince siyasetinden anlayan bir "partili" idi. Hacı Bekir aslında Fenerbahçe için kolay bulunmaz bir kişiliğe sahipli. Fenerbahçe ne zaman maddi sıkıntıya düşse, elini ilk uzatan Hacı Bekir’di. Futbolcular ne zaman para sıkıntısı çekse, Hacı Bekir onlan hiç üzmez, hemen yardımı esirgemezdi.
Fenerbahçe maçlarından sonra, eğer galibiyet gelmişse, Fenerbahçeli futbolcular bilirdi ki, biraz sonra kapı açılacak ve Hacı Bekir soyunma odasında görünecekti. Sadece galibiyetler değil, Fenerbahçe’nin antrenmanları da Hacı Bekir’ le renklenirdi futbolcular için. Futbolcular antrenmana çıkınca, Hacı Bekir soyunma odasına girer hepsinin cebine teker teker zarf içinde on beşer lira bırakırdı. Aydın Bakanoglu ile Lebip Elmas’ın zarflarından bir gün 17.5 lira çıktığında, her ikisi de anlamıştı ki, eskiyen bornozlarını bu ek iki buçuk lira ile yenileyecekler. Zamanla zarf içindeki onbeş liralar, yirmi, otuz liraya yükseldi. Ama, zarflar hiç bir zaman eksilmedi.
Hacı Bekir futbolculara ödediği para rekorunu 1941 yılında kırdı Fenerbahçe 1941’ de başbakanlık kupasını kazanınca, futbolcular şampiyon takımın fotoğraflarını çektirerek büyüttüler fotoğrafı. Fotoğrafın üst köşesine de Haci Bekir’in resmini monte ettiler. Kaplan Cihat’ın öncülüğünde ellerinde fotoğraf doğru Hacı Bekirin evine gittiler. On sekiz futbolcu adına Kaptan Cihat söz alarak "Efendim, şampiyon biz değiliz sizsiniz. Siz olmasaydınız, biz şampiyon olamazdık" deyince, Haci Bekir’in cebinden on sekiz tane yüz liralık çıktı Futbolcu basına yüz lira!.. Yıl 1941... Yani, o tarihte bir evin yaklaşık bir yıllık kirası...
Üç Ali ile Bir de Şükrü (Devam)
Hacı Bekir sanki "Noel Baba" idi Fenerbahçeli futbolcular için. Evlerine odun, kömür gönderir, elini öpeni para vermeden yanından ayirmazdi. Fenerbahçe maç için ne zaman Ankara’ya gitse, futbolcuların başına geçer, mutlaka Başbakan Saracoğlu’nu ziyaret ederdi.
Başbakan Saracoğlu Bakanlar Kurulu’nu bir saat erteledi. Çünkü, maç için Ankara’ya gelmiş olan Fenerbahçe Takımı’nı kabul edecekti. Kabul yerinin Meclis Binası olduğu duyuruldu Fenerbahçelilere. Otelden yürüyerek meclise doğru giden Fenerbahçeli futbolculardan birisi gömleğinin yakasını ceketinin üstüne çıkarmıştı. Yani, kravatı yoktu. Durumu gören Hacı Bekir hiç bir şey söylemedi. Bir gömlekçi, kravatçı dükkanının önünden geçerken futbolculara dönerek "Haydi, size birer kravat alalım" deyip hepsini dükkana soktu. Hepsine birer kravat armağan etti.
Dükkandan çıkarken kravatını takmayan futbolcu yoktu. Haci Bekirin bu bonkörlüğü kendisi aleyhinde Fenerbahçe camiasinda söz çıkıncaya dek surdu. "Kendisini parayla sevdiriyor" dediklerini duyduğunda, bir daha Fenerbahçe’ye adımını atmadı.
Rüştü Dağlaroğlu cebinden Yenice Sigarası’nı çıkardı ve sigara paketinin arkasına eski yazıyla o gün sahaya çıkacak on bir Fenerbahçeli futbolcunun adını yazdı. "Yağcı Ali" bir, iki futbolcuya itiraz etti, ama takımın iskeleti yine de bozulmadı. "Kuşçu Ali" de katıldı bu onbire ve takım sahaya öyle çıktı.
1940’ larda yine her zaman yaşanan olağan olaylardan biriydi bu Yağ satan Ali ’nin dükkanı Bahçekapı’ daydi. Kuşçulukla uğraşan Ali’nin dükkanı da onun biraz ilerisinde. Zaten Hacı Bekir’in de Bahçekapi’da dükkanı vardı. Hacı Bekir Ali Muhiddin’in yanı sıra, "Kuşçu Ali ile Yağcı Ali" de dışardan kulübe uzun süre destek verdi. Dönem bir anlamda "Üç Ali" donemiydi. Başta üstlendiği göreve göre, ya Adliye Vekili, ya Başvekil ya da ’Meclis Başkanı olarak Şükrü Saracoğlu, İstanbul’da da "Üç Ali".
"Özellikle "Yağcı Ali’nin" dükkanı tüm Fenerbahçelilerin uğrak yeriydi. Maçlar bu dükkan da tartışılır, takım bu dükkanda sıralanır, asıl önemlisi Fenerbahçe Kongreleri hazırlığı bu dükkanda yürütülürdü. Hem "Kuşçu Ali", hem de "Yağcı Ali" kulübü destekler, maddi yardımda bulunur, ama kongrelerde de kendi sözlerinin geçmesini beklerdi.
İşte. bugüne dek sürüp gelen ve hala ister kongre zamanı, ister kongre sonrası Fenerbahçe’yi her zaman çalkalayan "gurupçuluk" ilk tohumlarını "Yağcı Ali" nin dükkanında attı Fenerbahçe’de gurupların doğuşu, birbirleriyle kıyasıya mücadele, kavgalar, küfürler, mahkemeler Bahçekapı’ da bu gösterişsiz dükkana dek iner.
Vatan Gazetesi Yazı İşleri Müdürü eski futbolcu Con Kemal, gümrük komisyoncusu Müslim Bağcılar, Yavuz İzmir Nakliyat’ ın sahibi David Nevon, Şark Nakliyat sahibi Ethem Şahinoğlu "Yağcı Ali"nin dükkanının sürekli müşterileriydi. Onlar da Fenerbahçe yöneticileri arasında yer alır ve Fenerbahçe’yi yönetmek, takım kurmak ateşiyle yanardı. Ama, onların üstünde, yıllar yılı Fenerbahçe Kongrelerine egemen üç kişi vardı: Rüştü Dağlaroğlu, Yağcı Ali ve Hayrullah Güvenir. Anılan üçlü 1942’lerden 1950’lerin sonlarına dek, Süreyya Sineması’ndaki kavgalı kongreye dek, Fenerbahçe’ye perde gerisinden dediğini hep yaptırmasını bildi.
Kendilerine bir isim de buldu bu üçlü: "Hür Fenerbahçeliler". Rüştü Daglaroğlu Fenerbahçe’de su sporlarıyla ilgilenen bir sporcuydu. Kürek çekti, su topu takımında yer aldı, yüzme dalıyla ilgilendi. 1944-1974 arasında zaman zaman Fenerbahçe Yönetiminde yer aldı. Sonra da Fenerbahçe Tarihi ile ilgili derli, toplu ilk kitabı yazdı.
Hayrullah Güvenir Sümerbank’ ta müfettiştik yaptı. Sümerbank 1940’lı yıllarda hep Fenerbahçe’lilerle doluydu. Örneğin, Büyük Fikret bir ara Sümerbank’ın Eyüp’teki fabrikasında ambar müdürlüğünde bulundu. Lalelide makasdarlık yaparken Sümerbank’tan iplik satın alıp piyasaya iplik satan Raif Dinçkök de koyu bir Fenerbahçeliydi. Daha sonra oğlu Ali Dinçkök de birkaç kez Fenerbahçe Yönetiminde görev alacaktı. Eyüp’teki fabrika müdürü Ömer Sugan ile o fabrikadan iplik satın alan Raif Dinçkök daha sonraları bugün de kumaş üretimiyle tanınan "Aksu" fabrikasını kuracak, Ömer Sugan, Raif Dinçkök’ e ortak olacaktı. Hayrullah Güvenir işte bu sıralarda fabrikayı teftiş etti. Yazdığı temiz rapora rağmen, bir süre sonra Ömer Sugan müdürlükten ayrıldı ve Dinçkökler’ in ortağı oldu.
1940’lara gelindiğinde Fenerbahçe’de gerçi "Noel Baba’lar" vardı. Ama, ama artık yavaş yavaş iş dünyasına da kapılarını açmaya aday görünüyordu. Yavaş yavaş iş dünyasıyla bağlantılarını arttıran Fenerbahçe, kendi içinde de yeni yeni guruplaşmalara yöneliyordu.
Cihat mı, yoksa Esat mı kaptan olacaktı?.. İste, bu tartışmalar takımı ikiye böldu. Kongre guruplarının da fiilen doğuşu bu olayla başladı. Zaten varolan guruplaşma takım kaptanlığı tartışmasıyla iyice su yüzüne çıktı.
Ülkede Demokrasi, Fenerbahçe’de Şölen
Elindeki bastonuyla ayağını nerdeyse surüyerek Fenerbahçe Stadı’nın giriş turnikelerine yaklaşan ihtiyar, eli titreyerek biletini uzattı. Başındaki fötr şapkasını hafifçe düzeltti, turnikeyi itmeye gücü ancak yetti, yetmedi. Hem yaşlı, hem de belli ki hastaydı. Arkada biriken birkaç kişi, "Haydi baba, yürüsene yaa… Bizde geçelim" diye ihtiyarı şöyle bir omuzladı.
Fenerbahçe Başkanı Faruk Ilgaz önce gözlerine inanamadı. Turnikeyi zorla çevirmeye çalısan, ama arkadan birkaç gencin itmesine mahruz kalan ihtiyarı tanıyacak gibiydi…Evet, evet, o idi, ta kendisi… Yerinden fırladığı gibi doğru ihtiyarın yanına koşarken, bir yandan da ceketini iliklemeye çabalıyordu.
Elinde biletiyle Fenerbahçe’nin maçını izlemeye gelen ihtiyar, Fenerbahçe’ye stadı kazandıran, ülkenin bakanlık ve başkanlık koltuklarında oturmuş, Fenerbahçe’ye tam onyedi yıl başkanlık yapmış Şükrü Saracoğlu’ydu. Şimdi "sıradan bir vatandaş" olarak maça geliyordu.
Faruk Ilgaz kolundan tutup, ona merdivenleri çıkması için yardim etti. Onyedi yıllık başkanını Şeref Tribünü’ne oturttuğunda, ihtiyarın gözlerinden akan iki damla yaşı görmemek için, başını çevirdi.
Artık dönem değişmiş. CHP iktidarı kaybetmiş, 14 Mayıs 1950 seçimleriyle birlikte iktidara Demokrat Parti gelmişti. Saracoğlu’nu artık kim tanıyabilirdi ki, birkaç vefa duygusuna sahip Fenerbahçeli’ nin dışında?..
Gerçi, aradan yıllar geçtikten sonra, Saracoglu’nun Fenerbahçe’ ye hizmetleri hep "şükranla" yad edilecek, Fenerbahçeliler kendisinden söz ederken, asla saygıda kusur etmeyeceklerdi. Ancak, Demokrat Parti’nin iktidara geldiği bir sırada, ülkedeki moda spora da yansıyacaktı. Bu moda Fenerbahçe’ye iki türlü yansıyordu.
Cihat’ in uzun degajını yakalayan Kücük Fikret aradan Leftere bir pas çıkardı. Onündeki iki 5 Göztepeliyi çalımlayan Lefter kaleciyi de geçerek topu Göztepe ağlarına bıraktı. 26. dakikada atılan bu gole, Göztepe ikinci yarının karşılık verince, maç uzatıldı. Uzatmanın ikinci devresinde bu kez Halit’in (Deringör) ortasını iyi izleyen Erol kafayla Fenerbahçe’yi 2-1 öne geçirdi.
Ankara’da oynanan Basbakanlık final maçından sonra Başbakan Adnan Menderes sahaya inerek, büyük tezahürat altında Basbakanlık Kupası’nı Fenerbahçe’ye verdi. Demokrat Parti’nin iktidara gelmesinin bir ayı daha yeni dolmuştu. Göztepe ile oynayacağı final maçı için Ankara’ya gelen Fenerbahge, doğru Anıtkabir’e giderek çelenk koydu. Ordan da Cankaya’nın yolunu tuttu. Çigegi burnunda Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ı makamında kutlamak için Fenerbahçeli yöneticiler ve futbolcular Çankaya Köşkü’nde sıraya girdiler. Cumhurbaşkanını kutlayan Fenerbahçe, Göztepe maçına çıkmadan önce Hava Kuvvetleri Kurmay Başaknı ve Fenerbahçeliliği ile tanınan Korgeneral Fevzi Uçaner’e bir nezaket ziyaretinde bulundu.
Bu arada Fenerbahçeli yöneticilerden Rüştü Dağlaroğlu’nun aklına, o sirada fiilen Fenerbahçe Kulübü Başkanlığını yürüten Sukrü Saracoglu’na iktidarın adresi artık değişmişti, ama ortada da bir kulpp başkanı vardı. Dağlaroğlu telefonda "Sizi ziyarete gelmek istiyoruz" deyince, Saracoglu "Artık ben sizleri ziyaret etmeliyim" demekle yetindi. Göztepe maçıma gelmeyen Saracoğlu, aynı akşam Fenerbahçe’nin kaldığı Belvü Palas’a gelerek Başbakanlık Kupası’nı yeni Başbakan Menderes’in elinden alan Fenerbahçelileri kutladı.
14 Mayıs 1950 seçimlerine Fenerbahçe Yönetim Kurulu üç üye ile katılmıştı. Yedi kjşilik yönetim kurulundan Zeki Rıza ile Osman Kavrakoğlu Rize, Firuzan Tekil de İstanbul Milletvekili olarak meclise girmişti. Tabi ki, üçü de Demokrat Parti listesinden!.. Kavrakoglu seçimlere giderken Fenerbahçe’deki arkadaşlarını uyarmaya çalışıyor, "Haydi siz de gelin Demokrat Parti’ye girin. Nasıl olsa mebus olacağız. Kulübü de boylece daha iyi yönetiriz" diyordu. Yeni siyasal donem, yeni iktidarını yaratıyor, spor kulüplerinde de buna ayak uyduran olaylar yaşanıyordu.
Ülkede Demokrasi, Fenerbahçe’de Şölen (Devam)
Demokrat Partili olduğu bilinen Kavrakoğlu 1943 yılından sonra Fenerbahçe’nin yönetimine secilmii, yönetimde çeşitli görevler üstlenmişti. Çeşitli il ve ilçelerde yargıçlık ve savcılık, savci yardımcılıklarında bulunan Kavrakoğlu Rizeli’ydi. Fenerbahçe’nin populer adı, bir zamanların gol Kralı Zeki Rıza’yı da Demokrat Parti’den milletvekili seçtirmek istiyordu. Adnan Menderes bu isteği yerinde görmüş, ve Zeki Rıza için "Madem o Rizeli, sizin ikinizi Rize’den aday yapalım" demişti. Menderes seçim için Rize’ye geldiğinde Kavrakoğlu halka dönmüş, "İşte, size ahir zaman peygamberini tanıtıyorum" demişti. Kendi deyimiyie "hayatta Demokrat Parti ile Fenerbahçe’yi sevmiş" olan Kavrakoğlu yeni dönemde en güçlü başkan adaylarından biriydi Fenerbahçe’ye.
1950 seçimlerinden sonra sonra "bir Fenerbahçeli olarak" Saracoğlu’nu ziyaret ettiginde ve kulüp başkanlığı için onun düşüncesini almak istediğinde, Saracoglu nezakefi elden bırakmamış, "Beni hatırlamanız yeter. Artık siz başkan olun Osman Bey" diyerek, yeni iktidar dönemini Fenerbahçe adına da "tescil" etmişti.
SARACOĞLU’ NUN BAŞBAKANLIK KUPASI
Halit Deringör Cumhuriyet, 20 Ocak 1997
Şükrü Saracoğlu
Saracoğlu ’nun gerek Türk siyasal yaşamında gerekse Türk spor tarihinde unutulmayacak bir yeri var. 1950 önceleri, tek parti sisteminde sırası ile Eğitim, Maliye, Dışişleri bakanlıkları yaptı, sonra başbakan oldu. Sporu seven, sporcuyu koruyan, hatta ona yardım eden bir insandı. Koyu bir Fenerbahçeliydi. Başbakanlığı sırasında, Fenerbahçe’ye maddi-manevi yardımları oldu. Örneğin; 1932 yılında bugünkü Fenerbahçe Stadı olan yeri 9000 liraya Fenerbahçe’ye aldı. Bu stadın alanı 36000 metrekaredir. Daha 1932 yılında değerli Şükrü Saracoğlu, Fenerbahçe’ye toprak kazandırdı. Bu, çok anlamlı bir davranıştı. Yıllar birbirini kovaladı. Fenerbahçe, üzerinde tesisleri bulunan bu stadı yönetemeyerek 2.5 milyon liraya Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’ ne sattı. Bir anlamda mülkiyetini devlete devretti, kendisi de topraksız kaldı. Bugün için 1 santimetrekare tapulu araziye sahip değil!...
Örtülü ödenek
Şükrü Saracoğlu, o yıllarda, Anadolu Ajansı Müdürü Müvaffak Menemencioğlu’na bir gazete çıkarması için 5000 lira verdi. Ama "Bundan sonra, madem ki böyle bir yardımı yaptım öyleyse Fenerbahçe’ye de örtülü ödenekten 5000 lira yardım edeyim" dedi. Benim kuşağın futbolcuları, Saracoğlu ile sık sık görüşme olanağı bulamazdı. Çünkü Saracoğlu, genelde Ankara’da olurdu. Ama bütün buna karşın, futbolcuların önemli sorunları ona bildirilir ve çözümlenirdi. İşte bunlardan biri: İskeçe İbrahim, soyadından da anlaşılacağı gibi İskeçeli. Yunan uyruklu. İskeçe’de yapılan sınavı kazanarak Haydarpaşa Lisesi’ne geldi. Ancak Lozan Antlaşması’na göre Yunan uyruğunda olduğu için okulu bitirdikten sonra, geri dönme yükümlülüğü vardı. İskeçe, Haydarpaşa Lisesi’nde okurken Fenerbahçe, onu özel Beyoğluspor maçında oynattı. İskeçe o maçta 3 gol attı. Maçı bir rastlantıyla o gün Saracoğlu ile birlikte Zeki Rıza da izledi. Saracoğlu, İbrahim’i beğendi, alınmasını istedi.
Saracoğlu’nun çevresindekiler, İskeçe’nin Yunan uyruğunda olduğunu ve bu durumda Fenerbahçe takımında oynanmasının olanaksız olduğunu açıkladılar. Ama yine Saracoğlu’nun yanında bulunan bir başka Fenerbahçeli, "Galatasaraylılar bu çocuğu kaçırıp işlerini de halledecek" deyince, Saracoğlu, "Ya öyle mi" diyerek ’Bu çocuğun pasaportu ve ikamet tezkeresini bana Ankara’ya gönderin" dedi. Daha sonra da bu belgeler, Ankara’ya gönderildi. Ve icra Vekilleri Heyeti de İskeçe’nin Türk uyruğuna geçmesine yarım saat içinde karar verdi. Böylelikle de Saracoğlu, Fenerbahçe’ye hem bir futbolcu kazandırdı hem de bir doktor ve federasyon başkanı ...
İlk Başbakanlık Kupası Yıl 1944 Fenerbahçe, Türkiye Futbol Şampiyonluğu finalleri için Ankara’da. 0 sırada Milli Küme şampiyonu Beşiktaş da Ankara’da... Biz 27 Mayıs’ta, Harp Okulu ile çetin bir mücadeleden sonra onları 2-1 yenmiştik.
İkinci maçımızda da 28 Mayısta İzmir şampiyonu Göztepe’yi 5-1 yendik. Arkasından gruplar arası şampiyonu Mersin İdmanyurdu’nu 4-2 yeniyoruz. Yani çok yoğun bir program içindeydik. Ama bütün maçlarda Fenerbahçe, çok üstün bir performans göstermişti. Saracoğlu, Fenerbahçe’nin bu güzel oyunundan son derece mutluydu. Bu mutluluktan sonra Saracoğlu Ankara’da hazır bulunan Beşiktaş ile Fenerbahçe’yi karşılaştırmayı düşünerek ortaya bir de Başbakanlık Kupası koydu. Saracoğlu’nun bu düşüncesi, iki kulüp yöneticileri Muvaffak Menemencioğlu, Kemal Oman (FB) ve Sadrı Usoglu’na (BJK) bildirildi. Beşiktaş’a bunun Saracoğlu’ nun bir isteği olduğu, bundan böyle devamlı oynanacağını söylendi. Onlarda bu öneriyi kabul etti. Ama bu maçta Beşiktaş, Fenerbahçe-yi 4-1 yendi. Bu yenilgiye neden olanlardan bir tanesi de benim. Nedeni de şu: Yoğun maçlardan sonra çok yorulmuştuk. Bu yorgunluğu gidermek için hayatımda ilk kez masaj yaptırdım. Masajı da Galatasaraylı masör Danyal yaptı. Bilinçli mi yoksa bilinçsiz mi bilmiyorum. Bu masajdan sonra ben daha da yorgun ve bitkin hale geldim. Sahada adeta yürüyecek halim bile yoktu. Gollük pozisyonları değerlendirecek gücüm kalmamıştı. Bu yüzden oyunun başlangıcında 2 gol kaçırdım. Yalnız ben miyim? Diğer arkadaşlarım da formlarından uzaktı. Kabahat bizde değildi. Kabahat, yorgun ve bitkin bir Fenerbahçe’nin böyle önemli bir maçta başarılı olamayacağını söylemeyen yöneticilerdeydi..
Bu maçtan sonra değerli Başbakan Şükrü Saracoğlu’na kendisinin arzuladığı Başbakanlık Kupası sonucu bir galibiyet veremediğimiz için tüm takım olarak kahrolduk.
Saracoğlu’nun ne kadar Fenerbahçeli olduğunu gösteren örnekler var. Örneğin; Ankara’da yapılan bir Fenerbahçe-Gençlerbirliği maçında futbolcuların eline kapıdan giriş kartı verildi. Ama statta, giriş kapısının önüne geldiğimizde, maçı yapacak Fenerbahçeli oyuncuların bazılarını görevliler stada almak istemedi. 0 sırada tartışmalar başladı. Bu durum devam ederken bir de baktık ki Saracoğlu, otomobili içinde bizleri seyrediyor. Ne oluyor, diye görevlilere sordu. Olay kendisine anlatılınca, hepimizin parasını ödeyerek stada soktu.
Bir başka anı daha
Yıl 1949. Eşim ilk çocuğumuzu dünyaya getirmek için Zeynep Kamil Hastanesi’ne o gün yatırıldı. Aynı gün Ankara Karması ile oynamak için Ankara’ya gidecektik. Ben, akşam yataklı trene gelip yöneticilere bu nedenle gelemeyeceğimi anlatmak isledim. Ama ne yazar!.. Arkadaşlarım beni karga tulumba yataklı vagona bindirdiler. Ertesi gün Ankara karması ile oynadığımız maçın ilk dakikalarında, bir gol attım... Ama tam bu sırada, stat hoparlörleri, benim kızımın dünyaya geldiğini anons etti. Sevinçten mi heyecandan mı nedir bilmiyorum, ayaklarım titremeye başladı. Tabii maç devam ediyor. Beş altı dakika sonra bir başka sürpriz beni bekliyordu. İkinci golü de attım. Saha kenarındaki bir arkadaş benim ikinci bir kızımın daha olduğunu söyledi. Ben, nerede ise oyunu terk etmeye çalışıyorum. Fakat saha kenarındaki insanlar, bunun bir şaka olduğunu bildirdi. Maç 5-2 sonuçlandı. Aksam, Ker***’te ziyafet verildi. Ziyarette Başbakan Saracoğlu ve onun yanında Muvaffak Menemencioğlu yer aldı. Saracoğlu beni yanındaki iskemleye davet etti ben de Saracoğlu gibi bir devlet büyüğünün yanında hiç yemek yememiş olduğumdan bir hayli heyecanlandım, dahası heyecandan terledim. Saracoğlu beni rahatlatmak için espriler yaptı: "Neydi senin o sahadaki halin?.. Kızın oldu diye mi böyle güzel çalımlar yapıyordun? Bekle, daha ne çalımlar yapacaksın." Arkadan da "Ama erkek olmalıydı" dedi. Ve ekleyerek "Şaka söyledim, şaka... Kız çocuğu, eser-i muhabbet" dedi. İsmini de "Zafer koyun..."
Şanlı Fenerbahçe Dergisi
Spor sevgisi ile dolu bu onurlu insan, Fenerbahçe’ye aralıksız 17 yıl başkanlık etti.
Halk Çocuğu olarak dünyaya gelen Saracoğlu, hayatı boyunca halktan kopmamış, ömrü boyunca bu tutumunu sürdürmüştür. Onu, ne bulunduğu bakanlıklar, ne de başbakanlık gibi yüce makamlar, halk arasından çekip almıştır.
Saracoğlu, her spora karsı sonsuz bir ilgi duyardı. Spor kulüplerinin ve sporcuların daima koruyucusu olur, memleket sporunun kalkınmasına büyük çaba gösterirdi. Ancak, Saracoğlu’nun kalbinde, Fenerbahçe’nin ayrı bir yeri, ayrı bir sevgisi vardı. İstanbul’da olduğu zamanlar, Fenerbahçe’nin maçlarını kaçırmaz, hele pazar günleri, küçüğünden büyüğüne tüm takımları seyre gelir, büyüklü küçüklü tüm futbolcuları tanırdı.
Saracoğlu, Fenerbahçe’nin o doyulmaz oyunlarını seyrederken mest olurdu. 0 zamanki Fenerbahçe... 0 seçkin oyuncu topluluğunun sahada nakış işlediği, o Orta Avrupa futbolunun Türkiye’deki temsilcisi Fenerbahçe...
Ankara’da, kısıtlı zamanlarına karsın, Fenerbahçe’nin her maçında hazır ve nazırdı Saracoğlu. Maçın bitiminde oyuncuları kutlar, onlarla fotoğraf çektirmekten sonsuz: haz duyardı.
Bir sabah genç takım final maçına gelmişti. Fenerbahçe genç takımı demek, yarının A takımı demekti. Fenerbahçe’de dönen çark böyleydi. Kulüp olarak genç takımlara çok önem verildiği kadar, Saracoğlu da bu takımlara bel bağlar, oyuncuları dikkatle izlerdi. 0 gün Fenerbahçe’ nın genç takımı, 3 - 0 lik bir sonuçla şampiyon olmuştu. Maçın bitiminde Galip Kulaksizoğlu (kurucu üye) soyunma odasına gelerek, maçın 3 golünü atan kaptan, Süleyman’a "giyin seni Saracoğlu Şükrü Bey görmek istiyor" dedi. Genç futbolcu heyecanlıydı. Acele giyindi ve Galip Bey’le birlikte balkonda oturan Saracoğlu’nun yanına gitti. 0 büyük insan, o Fenerbahçe aşkı ile dolu insan, yanında oturan Muvaffak Melemencioğlu, Hayri Celal Atamer ve Zeki Rıza Sporel’e dönerek "Pek de ufak tefekmiş Halbuki sahada daha iri görünüyor" dedi. Sonra kaptana "Aferin, iyi oynadın, güzel goller attın. Bundan sonra çok çalış, Fenerbahçe’ye layık bir futbolcu ol" dedi. Fenerbahçe’ye layık olmak!.. 0 zamanlar hep bu amacın peşinde koşardı gençler.
Fenerbahçe böyle bir başkana sahip olmanın gururunu yıllar boyu hissederken, daima rahmetle anacağımız o eşsiz insan da hayatı boyunca Fenerbahçeliliği ile gurur duymuştu. Mekanı cennet olsun.
Fenerbahçe Stadyumu’nun adı, 22 Temmuz 1998 yılında alınan Yönetim Kurulu kararı ile Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu olarak değiştirildi.
* KAYNAK:
ŞÜKRÜ SARACOĞLU ve Dönemi - hakkında basında çıkan yazılardan bazıları
Haziran 2000
Derleyen: Yılmaz Saracoğlu





1965 ten Günümüze Fenerbahçe
1965-1966 Yıllarındaki Kadrosu
Hazım - Ali - Şükrü - Bülent - Şeref - Ercan - Özer - Osman - Ogün - Yaşar - Ziya - Haldun - A.İhsan - Aydın - Birol - Varol - Şenol
1966-1967 Yıllarındaki Kadrosu
Hazım - Radoviç - Ali - Özcan - Şükrü - Numan - Tezer - Cengiz - Şeref - Özer - Ercan - Yılmaz - Ali İhsan - Osman - Yaşar - Abdullah - Birol - Canel - Selim - Canan - Lemiç - Nedim - Ogün - Ziya
1967-1968 Yıllarındaki Kadrosu
Yavuz - Şükrü - Levent - Şeref - Ercan - Yılmaz - Ogün - Fuat - Abdullah - Can - Yaşar - Hazım - Numan - Özcan - Selim - Raşit - Ziya - Nedim - Birol - Yakup - Erdinç - Özer - Serkan
1968-1969 Yıllarındaki Kadrosu
Rasim - K.Yavuz - Levent - Ümran - Yılmaz - Nunweiller - Serkan - Cenap - Can - Selim - Erdinç - Raşit - Nedim - Birol - Ogün - Yaşar - Fuat - Ercan - Ziya - Ali - Özcan - Şeref - Rüçhan - Şükrü - Numan - Abdullah - Salim
1969-1970 Yıllarındaki Kadrosu
Yavuz - Datçu - Şükrü - Levent - Numan - Nunweiler - Ercan - Yılmaz - Yaşar - Fuat - Abdullah - Ogün - Zeki - Can - Salim - Serkan - Ümran - Selim - Ziya
1970-1971 Yıllarındaki Kadrosu
Datcu - Yavuz - Niyazi - Şükrü - Ercan - Yılmaz - Timuçin - Levent - Fuat - Ziya - Cevher - Serkan - Osman - Canan - Bülent - Yaşar (1) - Ersoy - Cezmi - Yaşar (2) - Nedim - Ostojiç - Tacettin - Turgay - Muharrem - Salim - Önder - Numan - Kamil - Rasim - Gafur - Çetin
1971-1972 Yıllarındaki Kadrosu
Datcu - Yavuz - Niyazi - Şükrü - Ercan - Yılmaz - Timuçin - Levent - Fuat - Ziya - Cevher - Serkan - Osman - Canan - Bülent - Yaşar (1) - Ersoy - Cezmi - Yaşar (2) - Nedim - Ostojiç - Tacettin - Turgay - Muharrem - Salim - Önder - Numan - Kamil - Rasim - Gafur - Çetin
1972-1973 Yıllarındaki Kadrosu
Datcu - Şükrü - Yılmaz - Levent - Serkan - Ercan - Ostojiç - Nedim - Necati - Osman - Muharrem - Yavuz - Canan - Ersoy - Niyazi - Cevher - Rasim - Çetin - Önder - Necati - Gaffur - Timuçin - Ender - Ziya - Fuat - Yaşar - Çoşkun - Cemil
1973-1974 Yıllarındaki Kadrosu
Datcu - Adil - Timuçin - Yılmaz - Ziya - Alpaslan - Ersoy - İbrahim - Selaheddin - Mustafa - Osman - Cemil - Ender - Niyazi - Şükrü - Ercan - Haluk - Cevher - Serkan - İhsan - Turgay - Cumhur - Kamil - Turan - Önder
1974-1975 Yıllarındaki Kadrosu
Yavuz - Adil - Yılmaz - Alpaslan - Ziya - Serkan - Rüçhan - Zafer - Eyüp - Aydın - Abdullah - Ender - Yalkın - Mustafa - İbrahim - Osman - Selaheddin - Cemil - Onur - Emin - Ersoy
1975-1976 Yıllarındaki Kadrosu
Yavuz - Adil - Ender - Sabahaddin - Yılmaz - Nevruz - Emin - Alpaslan - Serkan - Raşit - Yenal - Zafer - Engin - Selahettin - Aydın - Engin - Osman - Ömer - Cemil - Ender - Ziya
1976-1977 Yıllarındaki Kadrosu
Adil - Yavuz - Cem - Nevruz - Yenal - Alpaslan - Ersoy - Engin - Ender - Ömer - Atilla - Zafer - Cemil - Aydın - Emin - Sabaheddin - Serkan - Bülent - Erdoğan - Önder - Yavuz (2) - Niyazi
1977-1978 Yıllarındaki Kadrosu
Fuat - İvançeviç - Cem - Çoşkun - Emin - Yenal - Önder - Bülent - Naci - Serkan - Tuna - Engin - Cemil - Aydın - Şevki - Bahri - Halil - Şinasi - Bülent - Onur - Oğuz - Antiç - Zafer - Halil - Kamran -Yaşar - Erhan - Alpaslan - Yavuz - İsmail
1978-1979 Yıllarındaki Kadrosu
Fuat - Yavuz - İvançeviç - Erol - Çoşkun - Erhan - Antiç - Cem - Engin - Şevki - Cemil - Alpaslan - Onur - Önder - İsmail - Hayri - Bülent - Tuna - Bahri - Şükrü - A.Kemal - Raşit - Şinasi - K.Alpaslan - Emin - İbrahim - Kamuran - Yenal - Bünyamin - Zafer
1979-1980 Yıllarındaki Kadrosu
Adem - Onur - Cem - Erol - Yaşar - Müjdat - Önder - Alpaslan - Mustafa - Tuna - Raşit - Büyük Mehmet - Önder - İsmail - Selçuk - Emin - A.Kemal - Cemil - İbrahim - K.İsmail
1980-1981 Yıllarındaki Kadrosu
Adem - Onur - Erol - Cem - Yaşar - Selçuk - Hasan - Müjdat - Tuna - Önder - Ali Kemal - Raşit - İsa - Fikret - Alpaslan - Mustafa - Suat - Sertaç - Sedat - Esat - Osman - Mehmet -B.Mehmet - İlkay
1981-1982 Yıllarındaki Kadrosu
Nurettin - Yaşar - Fikret - Mehmet - Cem - Erol - Sedat - Onur - Müjdat - Mustafa - K.Önder - Selçuk - İsa - NRıfkı - Güngör - Alpaslan - Hüseyin - Arif - Erdoğan Bahtiyar - Zafer - Osman - Hasan - Özcan - Mahmut
1982-1983 Yıllarındaki Kadrosu
Nurettin - Erdoğan - Güngör - Alpaslan - Cem - Müjdat - Mustafa - Arif - Çeleviç - Begoviç - İsa - Yaşar - Sedat - Selçuk - Hüseyin - Özcan - Mehmet - Mahmut - Onur - Önder - Metin - Sadettin - Hasan - Sertaç - Zafer - Suat - Bahtiyar - Alper - Osman - K.Hasan
1983-1984 Yıllarındaki Kadrosu
Yaşar - Erdoğan - Cem - Karaliç - K.Hasan - Engin - Arif - Müjdat - Selçuk - Önder - Mustafa - Nurettin - B.Hasan - İsmail - Erkan - Sedat - Cüneyt - Sefa - Onur - Repçiç - İlyas - Erhan - Özcan - Fikret - Mehmet
1984-1985 Yıllarındaki Kadrosu
Yaşar - Erdoğan - Sedat - Tuğrul - Onur - Müjdat - Hüseyin - İlyas - Repçiç - Engin - Selçuk - İsmail - Önder - Hasan - Arif -Abdülkerim - Şenol - Nurettin - Cem - Birol - Pesiç - Hayrettin - Turgay - Nadir - Cihat
1985-1986 Yıllarındaki Kadrosu
Nurettin - İsmail - Cem - Abdülkerim - Sedat - Erdoğan - Müjdat - Önder - Pesiç- Şenol - Engin - Selçuk - Yaşar - Onur - Hüseyin - Hasan - Tuğrul - Zafer - Yüksel - İlyas - Birol - K.Erdoğan - K. Hasan - Çoşkun - Doğan - Oğuz - Nadir
1986-1987 Yıllarındaki Kadrosu
Lukovcan - Yaşar - İsmail - Hasan - Müjdat - Cem - Tuğrul - Abdülkerim - Aykut - Önder - Pesiç - Zafer - Cihan - Şenol - Erdoğan - Kayhan - Yüksel - Osman - Birol Ergun - Hasan -Talat - Murat - Onur - Sedat - Nurettin - Hamdi - Bilal - Mustafa - Hüseyin
1987-1988 Yıllarındaki Kadrosu
Lukovcan - Oğuz - Nezihi - Pesiç - Sedat - Durmuş - Şenol - Erdi - Önder - Rıdvan - Kayhan - Birol - Cihan - Necdet - Bilal - Murat - Erol - Can - Engin - İsmail - Hasan - Abdülkerim - Murat - Osman - Müjdat - Gürhan - Gültekin - Hüseyin - Hamdi
1988-1989 Yıllarındaki Kadrosu
Schumacher - Can Barhan - Murat - İsmail - Nezihi - Müjdat - K. Şenol - Turhan - Oğuz Çetin - Hakan - Serdar - Erdi - Rıdvan Dilmen - Hasan - Aykut - Taygun - Ergin - B. Şenol - Sedat - Bilal - Durmuş Ali - Önder - Orhan
1989-1990 Yıllarındaki Kadrosu
Schumacher - Murat - Taygun - Hasan - Batur - Ergin - K.Şenol - Sedat - Bilal - Mustafa - Erdi - Serdar - Cafer - Rıdvan - B.Şenol - Zafer - Nezihi - Neşet - Oğuz - Nielsen - Aykut - Müjdat - Murat - İsmail - Durmuş - Vişnevski - Cevdet - Hakan - Turan - Şenol 3 - Vedat - Nejat - Can - Nurettin
1990-1991 Yıllarındaki Kadrosu
Schumacher - Yaşar - Erdi - Hasan - Müjdat - K.Şenol - Hayrettin - Ercan - Ergin - Hakan - B.Şenol - Bilal - Valdo - Vokri - Aykut - Neşet - A.Suphi - İsmail - Gökhan - Turhan - Oğuz - Şenol 3 - İvan - Ertunç - Ercan - Semih
1991-1992 Yıllarındaki Kadrosu
Engin - Turan - Soczynski - B.Şenol - Ercan - Nuri - Gökhan - Hakan - Vokri - Müjdat - Oğuz - Semih - K.Şenol - Tanju - Aykut - Ümit - Levent - Sercan - Sako - Gerson - A.Suphi - Turhan - Neşet - Rıdvan
1992-1993 Yıllarındaki Kadrosu
Engin - Müjdat - Tanjga - Semih - İsmail - Ümit - Hakan - İlker - Oğuz - Stoilov - Novak - Tanju - Aykut - Altay - Arif - A.Suphi - Şenol - Faruk - Ahmet - Rıdvan - İlker - İbrahim - Yüksel - Can - Nuri - Gerson - Gökhan - Turhan - Mustafa - Ülken - Barış
1993-1994 Yıllarındaki Kadrosu
Engin - Emre - Semih - Wagenhaus - Oğuz - Mecnur - Müjdat - Tayfur - Hotiç - Bülent - İlker - Altay - Kemalettin - Sadettin - Burhan - Aygün - Kerem -Rıdvan -Cengiz - Volkan - Ayvaz - Hakan - Nuri - Kazım - Nielsen - Uche - Aykut
1994-1995 Yıllarındaki Kadrosu
Rüştü - Engin - Nuri - Müjdat - Kemalettin - Semih - Tayfur - Uche - Emre - Dursun - Turhan - Burhan - Ali Nail - Hakan - Kerem - Mustafa - Aygün - Toprak - Oğuz - Nielsen - Aykut - Pingel - İlker - Nuri - Mecnur - Kazım - Mustafa - Bülent - Feyyaz - Murat
1995-1996 Yıllarındaki Kadrosu
Rüştü - Murat - İlker - Uche - Högh - Oğuz - Erol - H.İbrahim - Tayfun - Tarık - Bülent - Boliç - Kemalettin - Feyyaz - Aykut - Aygün - A.Nail - Emre - Serkan - Atkinson - Saffet - Engin - Ahmet
1996-1997 Yıllarındaki Kadrosu
Rüştü - İlker - Uche - Högh - K.Saffet - Kemalettin - H.İbrahim - Tayfun - Bülent - Boliç - Okacha - Özkan - Kostadinov - Fevzi - Saffet - Erol - Tuncay - Tarık - Aygün - Mustafa - Murat - Sedat - Benhur - Kerem - Öner - Mustafa Katip
1997-1998 Yıllarındaki Kadrosu
Rüştü - Fevzi - Tarık - H.İbrahim - Uche - Kemalettin - Högh - Saffet - Erol - Taner - Tayfun - Mustafa - Boliç - Okacha - Sabin - B. Saffet - K.Saffet - Serkan - H.Kara - Ali Nail - Atilla - İlker - Murat - Selahattin - Tuncay - Kubilay - Moshoeu - Faruk
1998-1999 Yıllarındaki Kadrosu
Rüştü - İlker - Uche - Erol - Mustafa - Saffet - Moshoeu - Murat Y. - Tayfun - Moldovan - Baliç - Murat S.- Erkan - Serkan - Metin - Kemalettin - Boliç - Sergio - Taner - Faruk - Högh - Dimas - Oğuz D. - Sergen - Güvenç - Murat Ş. - H. İbrahim - Ömer - Ali - Murat B.
1999-2000 Yıllarındaki Kadrosu
Rüştü - Mustafa - Ogün - Alpay - Sergen - Moshoeu - Murat Y. - Abdullah - Tayfun - Boliç - Faruk - Engin - Serkan - Erkan - Güvenç - Ali - Tufan - Aygün - Johnson - Saffet - - Moldovan - Preko - Mehmet - Kemalettin - Tufan - Metin D. - Uche - Ömer - S.Oulare
2000-2001 Yıllarındaki Kadrosu
Rüştü - Oğuz - Recep - Uche - Mustafa - Ogün - Z.Mirkoviç - Abdullah - Ali G. - N. Lazetiç - H.Revivo - Baliç - Andersson - Moshoeu - Tufan - Yusuf - Gökhan - Serhat - Rapaiç - Johnson - Serkan - Mert - Bilal - Gökhan - Celil - Semih -Adem - Erhan - Orhan
2001-2002 Yıllarındaki Kadrosu
Rüştü - Oğuz - Recep - Uche - Mustafa - Ogün - Z.Mirkoviç - Abdullah - Ali G. - N. Lazetiç - H.Revivo - Andersson - Tufan - Yusuf - Gökhan - Serhat - Rapaiç - Serkan - Mert - Bilal - Gökhan - Ceyhun - Oktay - Hakan - Fatih - Simao - Ümit - Semih - Adem - Erhan - Orhan
2002-2003 Yıllarındaki Kadrosu
Rüştü - Oğuz - Recep - Volkan - İsmail - Ümit - Mustafa - Ogün - Z.Mirkoviç - Fatih - Hakan - Ali Akdeniz - Ceyhun - Cem - Abdullah - Yusuf - Erman - S.Johnson - kemal - Ali Güneş - M.Steviç - Erhan - Serhat - S.Rebrov - V.Beschastnykh - Tuncay - Semih
2003-2004 Yıllarındaki Kadrosu
Recep - Volkan - Ümit - Fatih - F.Luciano - İsmail - Can - M.Hanefi - M.Alper - S.Tomas - I.R.Petkov - Servet - Yusuf - Ali Güneş - Hakan - Erhan - Kemal - Selçuk - M.Aurelio - Olcan - Tuncay - P.V.Hooijdonk - Serhat - Semih - S.Rebrov
2004-2005 yillarindaki kadrosu
Rüştü - Volkan - Recep - Önder - F.Luciano - Servet - F.Akyel - M.Hanefi - Serkan - Ümit - Alex - Selçuk - Kemal - Mehmet - M.Aurelio - Olcan - Tuncay - P.V.Hooijdonk - Serhat - Semih - M.Nobre - Taylan - M.Hacıoğlu - N.Anelka
2005-2006 Yıllarındaki Kadrosu
Rüştü - Volkan - Recep - Önder - F.Luciano - Servet - M.Hanefi - Serkan - Ümit - Alex - S.Appiah - M.Yozgatlı - Zafer - Tuncay - M.Nobre - M.Aurelio - Kerim - Can - Gürhan - Selçuk - Serdar - Semih - Deniz - Kemal - Olcan - N.Anelka
2006-2007 Yıllarındaki Kadrosu
Rüştü - Volkan - Serdar - Önder - Can - Kerim - Lugano - Alex - Deniz - Ümit - Eduardo - Serkan - Selçuk - Kemal - Mehmet Yozgatlı - Mehmet Aurelio - Appiah - Olcan - Uğur - Tümer - Tuncay - Semih - Kezman - Deivid De Souza
2007 - 2008 yillarindaki kadrosu
kaleciler :volkan demirel - serdar kulbilge - volkan babacan- fehmi mert gunok
defans: diego lugano - roberto carlos - yasin cakmak - gokcek vederson - can arat - onder turaci - edu dracena - gokhan gonul -
orta saha :stephen appiah - kemal aslan - mehmet aurellio - ali bilgin - alex de souza - selcuk sahin - deniz baris - ugur boral - gurhan gursoy - claudio maldonado
forvet : colin kazim richards - mateja kezman - semih senturk - ilhan parlak - alper balaban - deivid de souza
888. 
FENERBAHÇE AMBLEMİ'NİN TARİHİ

Bugün yüzbinlerce göğsü süsleyen "Fenerbahçe Kulüp Rozeti" 1910 yılında, kulübümüzün 33 numaralı azası ve devrinin "Penaltı Kralı" olarak bilinen sol açık Topuz Hikmet tarafından çizildi, Tevfik Haccar tarafından Almanya'da yapıldı.
Beş renkten oluşan rozette "Fenerbahçe Spor Kulübü 1907" yazısını taşıyan beyaz çerçeve; temizlik ve açık yürekliliğin, kırmızı; sevgi ve bağlılığın ifadesi olup bayrağımızı sembolize eder. Ortada bulunan kalp şeklindeki sarı; Fenerbahçe'ye duyulan gıpta ve kıskançlığı, lacivert ise soyluluğu tasvir eder. Bu iki renk arasından yükselen palamut dalı ise, Fenerbahçeliliğin kudret ve kuvvetinin ifadesidir. Yeşil renk ise yükselen bu kudret için başarının mukadder oluşunu gösterir.
Topuz Hikmet rozetimizin hikayesini şöyle anlatır:
"Kulübümüzün rengi sarı-beyazdan, sarı-laciverte çevrildikten sonra bu yeni renklerimizle bezenmiş bir rozet yaptırılması işi bahis mevzuu oldu. Arkadaşlarım bu rozetin çizilmesini bana bıraktılar. İlk önce bayrağımızın renkleri kırmızı ile beyazı bir araya getirdim. Sonra kırmızı üzerine bir kalp şekli çizerek bunu sarı-laciverte boyadım ve üzerine de metanet, kuvvet ve sağlamlığın ifadesi olan meşe dalını resmettim. Beyaz kısma da kulübümüzün ismini ve tesis tarihini yazdım. Rozetimizi çizerken, ona şu manayı vermeye çalıştım; Kalpten gelen bir bağımlılıkla bu kulübe hizmet etmek. Çizdiğim şekil arkadaşlar tarafından beğenildi ve yeni rozetlerimiz o tarihlerde Almanya'da bulunan arkadaşımız Tevfik Haccar'ın delaletiyle orada yaptırıldı. Yeni harflerin kabulünden sonra aynı şekilde muhafaza edildi. Sadece Fenerbahçe Spor Kulübü 1907 yazısı yeni harflerle tebdil olundu."
umarım sabitlenir..
Kuruluş Yılı: 1907
Kurulduğu Yer: Moda’da Beşbıyık Sokağı 3 numaralı evin alt katı.
Kurucuları: Nurizade Ziya Songülen Bey, Osmanlı Bankası memurlarından Ayetullah Bey, Bahriye Mektebi talebesi Necip Okaner Bey, Hindli namıyla anılan Asaf Beşpınar Bey ve Enver Yetkiner.
İlk Başkan: Nurizade Ziya Songülen
Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Tarihçesi
Bir asırlık bir tarihe ulaşmak üzere olan Fenerbahçe Spor Kulübü'nün kuruluşu 1907 yılına rastlar.
Kulübümüz, İstanbul'un Kadıköy semtinde, Nurizade Ziya Songülen, Şevkipaşazade Ayetullah ve Samipaşazade Necip Okaner tarafından, gizlice kurulur. Zira Padişah II. Abdülhamit'in baskı rejimi, Türk gençleri için, değil kulüp kurmak, İngiliz ailelerinin oynadıkları futbol bile yasaktır. Çünkü spor yapmak amacıyla da olsa, Türk gençlerinin bir araya gelmesi, rejim için çok sakıncalı görülmektedir. Kuruluş toplantısında, Nurizade Ziya Songülen Bey ilk başkan seçilirken, Şevkipaşazade Ayetullah Bey ilk genel sekreterlik, Samipaşazade Necip Okaner ise ilk genel kaptanlık görevlerini üstlenirler.
Fenerbahçe Spor Kulübü'nün kurucuları, amblem olarak adını aldıkları Fenerbahçe burnundaki fener, renk olarak da Fenerbahçe yarımadasındaki papatyaların sarı-beyazı seçerler. Kulüp logosu, 1910 yılında, futbol takımında sol açık oynamakta olan Topuz Hikmet tarafından çizilecek, renkleri ise sarı-laciverte çevrilecektir.
1908 Meşrutiyeti'nin ilanına kadar çalışmalarını gizlice yürütmek zorunda kalır Fenerbahçe. Bu tarihten sonra yürürlüğe giren Cemiyetler Kanunu'yla tescil edilir ve başarıdan başarıya koşacak olan bir büyük camia, Türk sporundaki seçkin yerini alır.
Fenerbahçe Spor Kulübü'nün ilk futbol takımı, Asaf, Ziya Hasan, Sami, Ayetullah, Mazhar, Necip, Fethi, Galip, Hüseyin, Hasan, Nevzat'tan kurulu kadrosuyla, 1909 yılı sonbaharında İstanbul ligine katılır. Ancak katıldığı ilk iki yıl boyunca varlık gösteremez. 1911-1912 sezonunda, Ali Said, Galip, Arif, İzzi, Hüseyin, Sabri, Hikmet, Said, Hasan Kamil, Nuri, Miço'dan kurulu takımıyla ilk şampiyonluğunu kazanır. Bu şampiyonluk büyük Fenerbahçe'nin şanlı tarihine yazılan ilk şampiyonluk olmasıyla önemli olduğu kadar, yenilmeden kazanılmış olmasıyla da önemlidir.
Fenerbahçe Şükrü Saracoglu Stadı, yurdumuzun ilk nizami futbol sahasıdır. İlk olarak Union Club adı altında 1908 yılında faaliyete geçmiştir. Bu tarihten önce de alan Papazın Çayırı ismiyle bilinir ve burada futbol karşılaşmaları yapılırdı. Yılların Papazın Çayırı'nın, bir futbol stadyumu olması, bir tesadüf eseri gerçekleşmiştir.
1908 yılı temmuzunda, Şehremini Operatör Cemil Bey'in (Cemil Topuzlu), hürriyet kahramanlarına yardım amacıyla verdiği davetin konuklarından ve yurdumuzda futbolu ilk oynayan ailelerden Reji Whittall'in, gençliğin spora ve özellikle futbola olan istek ve ilgisi doğrultusunda bir futbol sahası yapılması gerekliliği yönündeki konuşmasının ertesi günü bu kişiler, Fenerbahçe Başkanı Ziya Bey (Ziya Songülen), birkaç İngiliz ve maruf Rıfat Bey'le bir toplantı yaparak, saha için en uygun yerin, hazineye ait olan bu çayır olduğuna karar verdiler.
Başkatip Cevat aracılığıyla konu, Osmanlı Sultanı II. Abdülhamit'e götürüldü. Teklifi önce kabul etmeyen sultan daha sonra yıllığı 30 altın kira karşılığında Union Club ile 20 yıllık bir sözleşme yapılmasına karar verdi. 3.000 altına mal olan, çayırın tahta perdeyle çevrilmesi ve bir lokal inşaatı sonrasında saha, futbol karşılaşmalarını izleyen kışa kadar hazır hale getirildi.
Ancak futbola olan ilginin azlığı, kiranın karşılanamamasına neden oluyordu. Saha 1909 yılında bir yıllığına Fenerbahçe Kulübü'ne kiralandı. Birinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesi üzerine İngilizler düşman konumuna geçtiler. Dolayısıyla Union Club ile ilgilenmediler. Türk hissedarların da dağılması üzerine sahipsiz kalan Union Club'a, 1915 yılında Kara Kemal tarafindan el konuldu ve ismi İttihat Spor Kulübü olarak değiştirildi.
Basri Bay isimli bir kişinin işletmeciliğine bırakılan, yeni ismiyle İttihat Spor Sahası, İstanbul'un işgal devri ortalarına kadar tüm sportif faaliyetlerin yeri oldu. 1922 yılında sahanın işletmesi, Basri Bey'in vekili olan Emin Bey'e geçti. Bu kişi de bilinmeyen bir nedenle sahanın işletmesini, Ali Sami, Cevdet ve Tevfik Bey'lerden oluşan bir heyete bıraktı.
Taksim Stadı'nın inşaatı ile birlikte, kendi haline bırakılan saha, 1929 yılında Fenerbahçe tarafından kiralandı ve 25 Ekim 1929 tarihinde yapılan bir spor bayramı ile tekrar hizmete sunuldu. Aynı gün ismi Fenerbahçe Stadı olarak değiştirildi. Bu tarihten itibaren gelişmeler de başladı.
30 Eylül 1931 tarihinde yapılan inşaatla stadın dışarısıyla ilişkisi kesildi. Yapılan birçok değişiklik sonrasında 13 Mayıs 1932 tarihinde, Vali Muhittin Üstündağ'ın katıldığı törenle, Fenerbahçe Stadı'nın açılışı yapıldı. Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Kuşdili'nde bulunan lokalinin yanması sonrasında, kiracısı olduğu stadı satın almaya karar vermesi, bugünlerde maraton tribününün yıkılmaya başlandığı ve kapasitesinin yakın bir gelecekte 62.000 kişiye çıkacağı modern stadyumun temel taşlarını oluşturmuştur. Ülkenin en önemli kulübü olan Fenerbahçe'nin yangın nedeniyle düştüğü bu kötü durum, devlet yöneticilerini de üzmüş ve onları Fenerbahçe'ye yardım etme konusunda ikna etmiştir.
Şükrü Saracoğlu'nun ve Kemal Onan'ın da üstün gayretleriyle, 36.000 metrekarelik bu alan ve içinde bulunan bina, 27 Mayıs 1933 tarihinde, 9.000 TL bedeli 10 ayda ödenmek kaydıyla Fenerbahçe Spor Kulübü'nün malı oldu. Bununla birlikte Fenerbahçe, Türkiye'de stat mülkiyetine sahip ilk kulüp olma özelliğini kazandı. Bu gurur verici unvan aynı zamanda bazı sorumluluklar da getiriyordu beraberinde. Sorumluluklarının bilincinde olan Fenerbahçe, 14 Temmuz 1933 tarihinde yapılan bir eşya piyangosundan elde edilen 17.000 liralık geliri Fenerbahçe Stadı'na harcadı. Aynı yıl törenlerle yapılan açılışta, ikinci başkan Celal Bey şunları söylüyordu:
"Muhterem hanımefendiler, beyefendiler. Üç senedir yeni bir hamlede ve başarılmış yeni bir işle huzurunuza çıkıyoruz. Üç senelik dar ve kısa bir zamana sıkıştırılmış olan bu işler şunlardır; 25 senelik, canlı ve muvaffakiyetli bir hayatın hatıralarını taşıyan eski kulüp binası, kaderin hain ve kötü bir tamahına kurban olarak yandı. Simsiyah bir gecenin sabahı kendimizi simsiyah bir kömür yığını karşısında bulduk. Elimizde Fenerbahçe isminden başka hiç bir sey kalmamıştı. Yangından çok az zaman evvel fakir bir kiracı olarak girdiğimiz bugünkü Fenerbahçe Stadı'na elimizde kalan enkaz ile sığındık. Bu sene Fenerbahçe 26. yıl dönümünü kutlarken yeni ve büyük bir mazhariyete erdi.
Gazi hazretleri gençliğe ve Fenerbahçe'ye büyük ve kıymet biçilmez bir iltifatta bulundular. Heykellerinin Fenerbahçe Stadı'na dikilmesine müsaade ettiler. Bütün Fenerbahçeliler aczimizle, bu aczi mutlakla buna nasıl teşekkür edeceğimizi bilmiyoruz. Bu heykelle bu saha yıkılmaz ve dağılmaz bir kütle haline gelmiştir. Bu topluluk, bütünlük ve birlik aynı zamanda bütün memleketin bir sembolüdür de. Bu heykel burada azmin ve tesanütün ve disiplinin bir resmi olarak yükseliyor. Bu heykele bakanın kalbi temiz ve yeni bir hamle ile çarpar. Bu heykele bakan bozguncu ve serkeş olamaz bu heykele bakanın kalbi yenilmez ve yenilemez."







ilk logomuz
FFENERBAHÇE'NİN İLK KADROSU
1911 - 1912 Fenerbahçe kadrosu ..
1920-1921 Fenerbahçe kadrosu ...
1922-1923 Sezonunu gol yemeden bitiren efsane kadro:
Ayaktakiler soldan: Bedri Gürsoy, Zeki Rıza Sporel, Ömer Tanyeri, İsmet Uluğ, Sabih Arca, Cafer Çağatay, Fahir Yeniçay, Kadri Tulga
Oturanlar: Ragıp Magden, Şekip Kulaksızoğlu, Alaaddin Baydar

1947-1948 İstanbul Şampiyonu Fenerbahçe kadrosu
Ayaktakiler: Murat Alyüz, Suphi Ural, Halil Özyazıcı, Hüsnü Terzioğlu, Samim Var, Kamil Ekin, Hilmi Erdağ
Oturanlar: Bülent Varol, Erol Keskin, Müjdat Yetkiner, Necip Ocaklı, Ali Has, Lefter Küçükandonyandis
13 Şubat 1949 Fenerbahçe Kadrosu
1960'lardan bir Fenerbahçe kadrosu
1963-1964 Fenerbahçe kadrosu
1963-1964 Fenerbahçe kadrosu
1964-1965 Fenerbahçe kadrosu
1967-1968 Fenerbahçe kadrosu
Ayaktakiler soldan: Fuat Saner, Levent Engineri, Yavuz Şimşek, Ercan Aktuna, Yılmaz Şen, Selim Soydan
Oturanlar: Abdullah Çevrim, Numan Okumuş, Ogün Altıparmak, Nedim Doğan (Kaptan)
4 Temmuz 1968 Hayat Dergisi Kapağı - 4 kupalı Fenerbahçe kadrosu
1969-1970 Fenerbahçe kadrosu
Ayaktakiler soldan: Selim Soydan, Yılmaz Şen, Ion Nunweiller, Ercan Aktuna, Levent Engineri, Yavuz Şimşek, Can Bartu (Kaptan)
Oturanlar: Nedim Doğan, Abdullah Çevrim, Ziya Şengül, Şükrü Birant
1974-1975 Fenerbahçe kadrosu
1975-1976 Fenerbahçe kadrosu
1977-1978 Fenerbahçe kadrosu

1977-1978 Fenerbahçe kadrosu

1977-1978 Sezonunda erken gelen şampiyonluk hatırası

1979-1980 Fenerbahçe kadrosu

1980-1981 Fenerbahçe kadrosu
(Raşit Çetiner, Ali Kemal Denizci, Tuna Güneysu, Önder Mustafaoğlu, Erol Togay, Alpaslan Eratlı, Cem Pamiroğlu, Selçuk Yula ...)

1982-1983 Fenerbahçe kadrosu
Üst sıra (soldan sağa): Güngör Tekin, Yaşar Duran, Selçuk Yula, Ibrahim Begovic, Zafer Dinçer, Arif Kocabıyık, Sertaç Olcayto, Sedat Karaoğul, Hasan Özdemir, K.Hasan, Alparslan Eratlı
Alt sıra (soldan sağa): Özcan Kızıltan, Alper, Önder Çakar, Erdoğan Arıca, Müjdat Yetkiner, Can, Suat, Osman Denizci, İsmail, Metin

1983-1984 Fenerbahçe kadrosu
(Yaşar Duran, Selçuk Yula, Srebrenko Repçiç, Müjdat Yetkiner, İsmail Kartal, İlyas Tüfekçi, Engin Verel ...)

1986-1987 Fenerbahçe kadrosu
(Abdülkerim Durmaz, Jivan Lukovcan, Dusan Pesiç, Önder Çakar, Müjdat Yetkiner, Şenol Çorlu, İsmail Kartal, Sedat Karaoğul ...)

1987-1988 Fenerbahçe kadrosu
(Jivan Lukovcan, Dusan Pesiç, Nezihi Tosuncuk, Sedat Karaoğul, Şenol Çorlu, Erdi Demir, Önder Çakar, İsmail Kartal, Kayhan Kaynak ...)

1987-1988 Fenerbahçe kadrosu
(Müjdat Yetkiner, Kayhan Kaynak, Dusan Pesiç, Nezihi Tosuncuk, Sedat Karaoğul, Jivan Lukovcan, Şenol Çorlu, Önder Çakar, İsmail Kartal, Durmuş Çolak, Rıdvan Dilmen)

1988-1989 Fenerbahçe kadrosu
(Tony Schumacher, Oğuz Çetin, Şenol Ustaömeroğlu, Hasan Vezir, Turhan Sofuoğlu, Nezihi Tosuncuk, Müjdat Yetkiner, Hakan Tecimer, İsmail Kartal, Aykut Kocaman, Rıdvan Dilmen)

1990-1991 Fenerbahçe kadrosu

Harald Tony Schumacher jübilesi, 1991

1993-1994 sezon açılışı

1993-1994 Fenerbahçe kadrosu

1994-1995 Fenerbahçe kadrosu

1994-1995 Fenerbahçe kadrosu

1994-1995 Fenerbahçe kadrosu

1994-1995 Fenerbahçe kadrosu

1995-1996 Fenerbahçe kadrosu

1995-1996 Fenerbahçe kadrosu

1996-1997 Fenerbahçe kadrosu

1996-1997 Fenerbahçe kadrosu

1997-1998 Fenerbahçe kadrosu

1998-1999 Fenerbahçe kadrosu
Arkadaslar emeğe saygı lutfen..
888.
Sabitlenmesi dileğiyle ...
FENERBAHÇENİN KURULUŞ VE GELİŞMESİ
1895 yilinda Modada oturan Ingilizlerin modern futbolu oynamaya baslamalari Fenerbahce Spor Kulubunun kurulmasinin ilk adimlariydi.
Deniz ogrencisi Fuat Husnu Kayacanin 1899 yilinda Fenerbahce stadinin bulundugu cayirda mesin yuvarlaga yaptigi vuruslar sirasinda arkadaslari Resat Denyal, Mehmet Ali ile dile getirdikleri "Ah bizde bit futbol takimi kurup oynayabilsek" ozlemi Turk gencleri arasinda Black Stocking FC kurulmasina sebep olmus.Fakat kulup monarsi rejiminin engellenmsini onlemek amaciyla hemen dagitilmis.
Bir kac gencinde katilimiyla ayni isimler 1902 senesinde bu kez Kadikoy Futbol Kulubu adi altinda toplandilar.Ancak daha sert hafiye baskini bu girisimi de engellemis.
1907 bir bahar gununde gene bir mac donusu Ziya, Ayetullah ve Necip evlerinde cay icerlerken sonmeyen ideallerini bir kez daha basarmaya yonelirler.Monarsi rejimi artik gevsemis ve bu girisim bu kez tutunmus ve FENERBAHCE FUTBOL KULUBU bir daha kapatilmamak uzere kurulmus.
Fenerbahce Futbol Kulubunun ilk yonetim kurulu soyledir ; Ziya bey Baskan, Ayetullah bey Genel Sekreter ve Necip beyde Genel Kaptan ve Veznedardir.
Tabii kurulus yillari kolay olmamis zaman zaman futbolcu bulmakta zorlanmiz ve bir cok defa gemilerden odunc futbolcu alarak ligdeki mucadelesini surdurebilmis.1909 yilinda klubun adi Fenerbahçe Spor Kulubu olarak degisimis renkleride Sari-Beyazdan bugunku rengi Sari-Laciverete cevrilmis.1909-1911 yillari Fenerbahçemiz icin cok zor gecmis bir ara dagilma noktasina bile gelmis ancak Elkatipzade Mustafa adli uye kulubu kurtaran adam olmus.Lokali dahi olmayan klubun takimlari cok kotu durumdayken St.Joseph, Robert College ve Kadikoy numune Mektebinden topladigi genc futbolcularla Kulubun genc takimlari kurmus bir nevi alt yapisini olusturmus.Bu atilim basarisiz gecen 2 yilin ardindan Fenerbahceye hic yenilmeden ilk Sampiyonlugunu getirmis.
Bu sampiyonluk Fenerbahceye yasama gucu asilamis ve kulup Altiyol agzinda 2 odali bir lokale kavusmus.Balkan savasi nedeni ile yapilmayan 1912-1913 lig maclarindan sonra ust uste ve yenilmeden kazanilan 2 sampiyonluk Fenerbahce camiasi olusturmaya baslamis.Fenerbahcemiz ayni zamanda 1914 senesinde tertiplenen Genc takimlar sampiyonlugunuda kazanmis ve 10 yil icinde en cok sampiyonluk kazanmis takim olma unvanini alarak Ingilizler tarafindan verilen tarihsel sildide almaya hak kazanmis.
FENERBAHÇENİN GELİŞMESİ VE IŞGAL YILLARI
KUSDILI LOKALI
Fenerbahcemiz artik buyumeye baslamis kitleleri arkasindan suruklemeye basladigi yillarda artik Altiyolagzindaki 2 odali baraka kucuk gelmeye baslamis.20 Mart 1914 de gorkemli bir torenle Kusdilinde, dere kenarinda genis bahceli cok sirin 2 katli buyuk koske gecilmis.
Fenerbahcemiz bu Kusdili lokalinde 5 Haziran 1932 tarihinde cikan bir yangina kadar barinmis.Buyuk sohret ve sevgiyi bu lokalde kazanmisiz.Hatta Ulu onder Mustafa Kemal Ataturk un 5 Mayis 1918 deki tarihsel ziyaret ve takdirlerine bu guzel lokalde ulasmis ve nihayet kurtulus savasina silah ve insan kacirdigi ve isgalci guclere dusmanca davranislarda bulundugu suclamalariyla sungu takmis bir Ingiliz birligi tarafindan bu lokalde iken bir sure kapatilip Baskani Sbri (toprak) Bey Malta adasina surulmus.
Sn Dr.Rustu daglaroglu Kusdili lokali icin aynen su sozleri sarfetmis "Fenerbahcenin KUSDILI LOKALI spor tarihimizde ornegi olmayan cok zengin hareketli bir spor sitesini huviyetini tasimistir".Zamanin yonetim kurulu baskani Sn DR. Hamit Hüsnü Kayacan sanli Fenerbahcemize ilk tesisleri kazandiran kisi olmus ve tesis atagina once bir kayikhane, bir beton paten sahasi hemen yanina 2 tenis kortu yapilmis, buyuk salona da ring, gures minderi konup aletli jimnastik gerecleriyle bir spor sitesi yaratilarak burada gunun her saatinde canli faaliyetlere baslanmis.Bu lokal dar bir alanda 20 yi asan spor dalina hizmet vermeye calismismasi gunumuze kadar sadece Fenerbahce spor klubunun Kusdili lokalinde 1918-1932 yillarinda gorulmus.
ISGAL YILLARI
30 Ekim 1918 den 2 Ekim 1923 e kadar suren 5 yil suren isgal yillari o donemlerde yasanan en buyuk aciydi.Fenerbahcemiz basta futbolculariyla, uyeleriyle, tum yurttaslarimiza isik tutmus ve bir umut isigi olmuslar.Dusman takimlariyla yaptigi 50 futbol macinda en guclu Ingilizleri her yenisinde, acilar ve intikam duygulari icinde kivranan Turk ulusuna umit ve teselli kaynagi olmus ve her defasinda yurekten kutlanmisiz. 5 as futbolcumuzu Sakarya savasina gondermis olmamiza ragmen her gecen gun iddialarini artiran dusman takimlarini yenmeyi surdurmusuz. Baskanimiz Sabri Beyi Maltaya surmeleri bile milli gorevini engellemek bir yana daha yuksek azimle surdurmeye neden olmus.Lozandaki sulh heyetimize bile gurur verip destek olan ve heyet baskanina ;
"HEPINIZI MESERRETLE TEBRIK EDER , GOZLERINIZDE OPERIM"
kutlama mesajini gonderen General Harrington, kendi adina duzenlenen kupayi bile almasi ulusumuza armagan ettigi sayisiz mutlu ve anlamli anilar arasindadir..Iste Fenerbaheceyi Fenerbahce yapan aslinda bu olaylar.Hep lider olmusuz hep umut sacan takim olmusuz ozgurlukleri kisitlanan Turk ulusuna hep umit vermisiz.Inanin bu satirlari okurken tuylerim diken diken oldu, ve bir kez daha gurur duydum Fenerbahceli olmakla
FENERBAHÇENİN BÜYÜMESİ VE BAŞARILARI
GOL YEMEYEN TAKIM
Istanbul liginin 1922-23 sampiyonlugunu yenilmeden ve gol yemeden 58-0 gibi dunya futbolunda esi olmayan skorla kazanan Fenerbahce takimi da iste bu donemin tumuyle yuksek okul mezunu veya ogrencilerinden olusan o unlu 11 soyleymis ;
Sekip Kulaksizoglu-Kamil Sporel (K), Cafer Cagatay-Kadri Goktulga, Ismet Ulug, Fahir Yenicay-Sabih Arca, Alaaddin Baydar, Zeki Sporel, Omer Tanyeri ve Bedri Gursoy.
Iste bu mithis 11 Fenerbahcemizin yurt icinde sevilmesi artik iyice saglamis aldigi tarihi basarilar sanli kulubumuzun temellerinin saglamlasmasinda buyuk katkilari olmus.Bugunku Fenerbahce onlarin sakatim, hastayim demeden sahalara firlayip hem dusman hem yerli rakipler karsisinda basaridan basariya kosmus bu yuksek kulturlu abilerimizin eseri ve bizlere armagani olmus.O zamanlar bu kadro senelerce konusulmus ve her turlu ovguye layik gorulmus.
O sene basarilarimizin bazilari soyleymis ;
- 26 Ekim 1923 de Romanyaya karsi oynayan ilk Ay-Yildizlli takima tam 7 futbolcu vermisiz,
-Ilk katildigimiz 1924 Paris Olimpiyatlarinda mucadele eden 11 in 6 Fenerbahceliymis,
-Tek gol dahi yemeden 58-0 gibi dunya tarihinde inanilmaza ve bir ilk daha imza atmisiz.
Bu coskulu sevgi o kadar buyukmus ki 5 Haziran 1932 Kusdili lokalimiz yaninca sevenlerimiz cok uzulmus klubumuze yardima kosanlarin basinda ulu onderimiz Buyuk Ataturku gorunce teselli bulmusuz.Katibi umumi namina Hasan Riza imzali"Fenerbahce Spor Klubu Idare heyetine" hitaben gelen telgrafda su kelimeler yer almis ;
"YENI KLUP BINASI INSASINA YARDIM OLMAK UZERE, REISI CUMHUR HAZRETLERININ EMIRLERI VE IS BANKASI ILE HEYETI IDARE NAMINA 500 LIRA GONDERILMISTIR.ALINDIGINI ISAR BUYURULMASINI RICA ILE HURMETLERIMI TAKDIR EDERIM."
Telgrafin gercek anlam ve degeri (Bugunku tarih ile 70 Resat altini) dgilmis tabiiki.Gercek ve paha bicilmez deger, Buyuk Onderimiz Ataturkun Fenerbahcemize olan sevgisiymis hic kuskusuz.
Rusen Esref Unaydin dan dinlenen bir ani ATA mizin Fenerbahce klubune besledigi ozel sevginin derecesini gostermey yetiyor ;
10 Agustos 1928 cuma aksami Buyuk Onder 5 ziyaretcisiyle Dolmabahce sarayindadir.Bunlardan klup baskani Necmettin Sadak, Rusen Esref ve Mustafa Necati olarak 3 u Galatasarayli, Sabri Toprak ve Vasif Cinar olarak 2 side Fenerbahcelidir.Buyuk kurtarici o gun ezeli rakiplerin yaptiklari mac sonucunun 3-3 oldugunu sorup ogrendikten sonra ;
- Oyle mi ?! Zaten bizde burada 3 e 3 beraberiz, BENDE FENERBAHCELIYIM .. demis ve kendini Sabri Toprak ve Vasif Cinar ile isaretlemis.
Ataturk her firsatta Fenerbahceye olan manevi destegini surdurmus.Yangin dumanlarinin tuttugu 1932/1933 sezonunda 4 kategoride sampiyon olmus o felaketi geciren o degilmis gibi basarilarimizi surdurmusuz.
ISTANBUL LIG ŞAMPIYONLUKLARI:
Buyuk Fenerbahçeli Sn Dr. Rustu Daglaroglu'nun kitabinda 1933-1957 arasi herhangi bir kayit bulunmuyor.
1957-1958 sezonunu 2. kez Teknik direktorluge getirilen Macar Ignas Molnar ile acmisiz.1.Eyluk 1957 de 25.206 biletli seyircimizin toplam 45.193 lira odeyerek izledigi maca ;Sukru Ersoy-Nedim Gunar-Basri Dirimlili-Avni Kalkavan-Naci Erdem-Necdet Coruh-Turan Bayraktutan-Can Bartu-Seref Has-Lefter ve Ergun Oztuna onbiri ile baslamis ve Besiktasi Seref, Turan ve Ergunun golleri ile 3-1 yenmisiz.O sene ilk devreyi 15 puanla sezonu ise 27 puanla bitirerek 2. olmuşuz.
1957-1958 Sezonuna goreve yeni secilen T.B.M.M. Reis vekili Agah Erozan baskanliginda, Molnarin teknik yonetiminde 2 Agustos 1957 de acmisiz. Ilk yarıyı namaglup seoznu ise 32 puanla ve gene namaglup bitirerek sampiyon olmuşuz.
Ilgincdirki Sn.Daglaroglunun sozleri bu zaman icin hala gecerli ;
"Hakem konusu bu mevsimde problem olmus, taninmis bir cok hakemler yine yetersiz gorulmuslerdir.Ilk devredeki 0-0 lik G.S macinda Ergunun nizami bir golunu iptal eden Bedri Cakiri Fenerbahce Spor Kulübü Federasyona sikayet etmis ve yabanci hakem istegini yinelemiştir."
Bunun uzerine Federasyon sezon basinda aldigi yabanci hakem yasagini kaldirmis ve Istanbulspor ile oynadigimiz maci 4-0 gibi net bir skorla kazanmisiz.Oynadigimiz 18 macin 7 sinde birer gol diger 11 macta ise hic gol yemeden sampiyon olmusuz.
Asagida sizlere 1959 a kadar (Turkiye 1.liginin kurulus yili) yasanan Istanbul Ligi istatisklerini veriyorum ;
Senesi 1.lik 2. lik 3. luk 1904-05 Imogene Moda Cadi-Keuy 1905-06 Kadikoy Imogene Moda 1906-07 Kadikoy Moda Imogene 1907-08 Moda Kadikoy G.Saray 1908-09 G.Saray Moda Imogene 1909-10 G.Saray Strugglers Moda 1910-11 G.Saray Progres Kadikoy 1911-12 Fenerbahce Rumblers Struglers 1912-13 Balkan savasi sebebiyle yapilamadi 1913-14 Fenerbahce Progres Rumblers 1914-15 Fenerbahce G.Saray Progre 1915-16 G.Saray Fenerbahce Altinordu 1916-17 Altinordu Anadolu G.Saray 1917-18 Altinordu Fenerbahce Suleymaniye 1918-19 Isgal yillari
1919-20 Isgal yillari
1920-21 Fenerbahce G.Saray Altinordu 1921-22 G.Saray Fenerbahce Suleymaniye 1922-23 Fenerbahce Altinordu G.saray 1923-24 Besiktas G.Saray Fenerbahce 1924-25 G.Saray Vefa Besiktas 1925-26 G.Saray Fenerbahce Uskudar 1926-27 G.Saray Fenerbahce Besiktas 1927-28 Amsterdam Olimpiyati tatil 1928-29 G.Saray Fenerbahce Besiktas 1929-30 Fenerbahce G.Saray Besiktas 1930-31 G.Saray Fenerbahce Besiktas 1931-32 Istanbulspor Suleymaniye Beykoz 1932-33 Fenerbahce Besiktas Istanbulspor 1933-34 Besiktas Fenerbahce G.Saray 1934-35 Fenerbahce G.Saray Besiktas 1935-36 Fenerbahce G.Saray Besiktas 1936-37 Fenerbahce Gunesspor G.Saray 1937-38 Gunesspor Fenerbahce Besiktas 1938-39 Besiktas Fenerbahce G.Saray 1939-40 Besiktas Fenerbahce G.Saray 1940-41 Besiktas Fenerbahce G.Saray 1941-42 Besiktas G.Saray Fenerbahce 1942-43 Besiktas Fenerbahce G.Saray 1943-44 Fenerbahce Besiktas G.Saray 1944-45 Besiktas Fenerbahce G.Saray 1945-46 Besiktas Fenerbahce Vefa 1946-47 Fenerbahce Vefa Besiktas 1947-48 Fenerbahce Besiktas G.Saray 1948-49 G.Saray Besiktas Fenerbahce 1949-50 Besiktas Fenerbahce G.Saray 1950-51 Besiktas G.Saray Vefa 1951-52 Besiktas G.Saray Fenerbahce 1952-53 Fenerbahce Besiktas G.Saray 1953-54 Besiktas G.Saray Fenerbahce 1954-55 G.Saray Besiktas Fenerbahce 1955-56 G.Saray Fenerbahce Besiktas 1956-57 Fenerbahce G.Saray Istanbulspor 1957-58 G.Saray Fenerbahce Istanbulspor 1958-59 Fenerbahce G.Saray Karagumruk Buna gore Istanbul Ligi genel siralamasi soyledir
Takimlar : Katilim sayisi 1.lik 2.lik 3.luk Toplam : Fenerbahce 44 16 18 6 40 G.Saray 47 14 12 14 40 Besiktas 33 13 6 10 29 Altinordu 11 2 3 2 7 Kadikoy F.C 7 2 1 1 4 Moda F.C 6 1 3 2 6 Imogene 5 1 1 2 4 Istanbulspor 29 1 3 7 11 Gunesspor 4 1 1 0 2 Fenerbahcemiz Istanbul Liglerinde toplam 215 mac oynamis bunlarin 179 undan Galibiyet ile 27 sinden beraberlik ile 9 undanda maglubiyet ile ayrilmis ve 44 mevsimin 11 ni namaglup 2 sezonda oynadigi butun maclari kazanma basarisini gostermis.
Ayrica bu liglerde kazandigimiz 58-0 ve 47-1 lik skorlar hala dunya rekorudur.1920 li yillarin baslangicinda Zeki-Alaaddin kombinezonu bugunku deyim ile VER KAC futbol seyircileri ilk kez Fenerbahce maclarinda sahit olmuslar.
Tarihimize damgasini vuran mac ;
Tarihimizin en ilginc maclarindan bir tanesini 29 Ekim 1933 de Finalde Izmirspor ile oynamisiz.Mac iki hakemle oynanmis ve yarida kalmis.Mac soyle gelismis ;
Futbolcumuz Esatin hatasiyla bir geri pas sonucu kalecinin kontrpiyede kalmasi sonucu ilk yariyi 1-0 maglup kapamisiz. Hakemin ayagina girem kramp sonucu hakem degisikligine gidilmis. Macin 70. dakikasina kadar tek kale oynayip ataklarimizi surdurmusuz. 72.dakikada Izmirsporlu Resatin cok sert taban mudahalesi ile yere yigilan futbolcumuz kaptan Nazmi uzun sure itirazda bulunmus hakem orali olmayinca topu alip ustune oturarak protestosunu surdurmus bunun uzerine seyirciler sahaya dolmus tartismalar derken hakem oyunu tatil etmis.
Mactan bir saat sonra T.B.M.M baskani iki klup yetkilisini Belvu Palasda otelinde toplamis ve macin tekrari konusunda anlasmislar, cekilen kura neticesinde macin Izmirde oynanmasina karar verilmis.
Yarim kalma olayi bu zamanlar gibi basimiza cok buyuk dertler acmis ve cok buyuk elestiler almisiz.10 Kasim 1933 tekrarlanacak mac icin Izmire gelen Fenerbahceyi sadece 3-5 kisi karsilamis. Viyanali Mies in yonetiminde oynanan karsilasmaya mukemmel baslamis ve maci 8-0 gibi muthis bir skorla kazanmisiz. Sahaya cikarken tek bir kisini bile alkislamaya cesaret edemedigi Fenerbahcemizi Izmir halki 20.dakikada gelen ilk golle beraber gosterilerle, surekli desteklemis ve mac sonrasi Fenerbahcemiz ayakta alkislamis.Gelirken 3-5 kisinin karsilamasina tanik olan Fenerbahce binlerce kisi tarafindan ugurlanmis.
Hakem Mies bile mactan sonra sunlari demis "Fenerbahcenin oyunu beni hayretler icinde birakti,Avrupada olsaydi Viyena,Roma Prag gibi futbol merkezlerinde ilk 5 e cok rahat girerler oynadiklari futbolu ulkemde devamli anlatacagim gercekten inanilmaz bir takimmis Fenerbahce".
Izmirspor bu mactan elde ettigi o zamanin rekoru 5.400 lira hasilat ile Esrefpasadaki sahayi satin almis.
FENERBAHCENIN MILLI KUME SAMPIYONLUKLARI
MILLI KUME MACLARI
Milli kume maclari bugunku adiyla Bolgesel ligler 11 kez duzenlenmis bunlarin 6'sini Fenerbahçe, 3'ünü Beşiktaş,1'ini Güneşspor 1'inide Galatasaray kazanmis. 1937-1950 yillari arasinda tertiplenen organizasyon Istanbul kulüplerinin istememesi sebebiyle son bulmus.
FENERBAHCENIN MILLI KUMEDEN CIKARILISI
Milli kume maclarinda cok enteresan olaylara sahit olunmus. 1938 yilinda Cumartesi ve Pazar deplasman maclarindan ikincisini kendi stadimizda oynamak istemis ve o gunku Federasyon (Turk Spor Kurumu Genel Merkezi) buistegi red etmis.Bunun uzerine takim pazar gunku maclarina belirlenen saatte Taksim yerine Kadikoyde sahaya cikmis ve hukmen yenik sayilmisiz. Federasyonun o donemde takimlara odedigi deplasman masrafi olan 800 lira yerine Fenerbahceye 650 lira gonderilmesi uzerine takim vapura binmemis ve Izmire gitmemis ve bir kez daha hukmen yenik ilan edilmisiz.
Bu hukmen maglubiyetler Federasyonu iyice sinirlendirmis Fenerbahcemizi Diskalifiye ettigi gibi Milli lig dahil kluplerle ozel maclar yapmasinida yasaklamis. Yani bugunku kavgalar ve gurultuler o gunlerdede varmis. Fenerbahçe-Genel Merkez surtusmesi maclarin Kadikoye alinmasina ragmen devam etmis. Bu arada yonetim kurulumuz Futbol faaliyetlerini bir sure tatil etme karari almis ancak daha sonra Baskanligimizi yapan donemin futbolcusu Muvaffak Menemencioglunun destekledigi futbolcular 19 Mart 1939 sezonunun ilk Milli lig karsilasmasina cikip oynamis ve maci 1-0 kazanmis. Lisans ibra edemeyen takimimiza Federasyon musamaha gostermis ve klube karsi futbolculari destekledigini basin yoluyla aciklamis.Genel Kurulumuz (Muesesan Heyeti) 29 Martta 1939 olaganustu toplanmis Yonetim kurulunun aldigi karara ragmen kendilerinden habersiz mac yaptiklari futbolcularini ciidi sekilde uyarmis tekrarinda klupten ihrac edileceklerini ve bu konuda Yonetim Kuruluna tam yetki vererek ihtar etmis. Genel Kurul ayni zamanda yonetim kurulunun futbol subesini bir sure tatil etme kararini kaldirmis 1939 yili milli ligine katilma karari almis.
Bunun uzerine Yonetim kurulu istifa etmis ve olaganustu kongre yapilmis.Goreve gelen Yonetim kurulu cok basarisiz olmus tarihimizin en kotu sonuclarini almisiz. 5. bitirdigimiz milli maclarda klupten ihrac edilen futbolcular sebebiyle maclara zaman zaman kalecisiz oynamak zorunda kalmis bek gorevi yapan Muzaffer kaleye gecmis hatta ve hatta maclara 10 dahi ciktigimiz olmus. 1940 yilinda kapatilan Gunes takimindan Melihi, Cihat Armani ve bir kac daha futbolcuyu transfer etmis ancak takimin cok yetersiz olmasi sebebiyle acinacak durumlara gelmisiz. Tarihimzdeki o sanli zaferlerin mazide kalmis ve futbol olarak cok gerilere gitmisiz.
O yillardada Fenerbahceyle oynanmaya haklari gasp edilmis. Santrafor Melih bir Vefa macinda iki Vefali futbolcu tarafindan bayiltilmis ve 15 dakika kendine gelememis. Kendine geldikten sonra sahaya geri donmus ve bir hava topuna ciktiginda ayni 2 Vefali oyuncuyu bayiltinca 9 ay ceza almis. Melih Kotanca; son derece cabuk, guclu ve gozu kara Fenerbahce askiyla dolu bir futbolcuymus onu safdisi etmek icin her macta ugrasilmis ve son olarak Vefa macinda Fenerbahce kulubune karsi bir komplo ve surup gelen dusmanca tutumun bir kaniti olmus. Melih 9 yil formasini giydigi Fenerbahce adina 185 macta oynamis ve 204 gol atmis bir oyuncuymus.
Federasyonun bu dusmanca tutumu, kapatilan Gunes de forma giyen milli sag bek Faruk Barlasin yoneticilerin sorumsuzlugu yuzunden 270 liralik kisa hizmet askerlik bedelinin odenmemesi ve bir cok konu yuzunden Fenerbahcemiz 41-42 yillarinda 2. le ve 3. lukle yetinmek zorunda kalmisiz. Genc kaleci Cihat Armanin transferi ve performansi uzun yillar Fenerbahce formasini giyecek olmasi camiamiza teselli olmus.13 yil Fenerbahce formasini giyme basarisini gosteren Cihat Arman Turkiyenin gelmis gecmis en iyi kalecisi unvanini kazanmis. Ucan kaleci Fenerbahcemizin orta dogu karmasi ile oynadigi macta unlu Fantonun 2-3 metreden cektigi sutu sakatlanma pahasina kurtarmis iki dakika sonra Wodwordun penaltisini cok ustaca celince mactan sonra kafile baskani ve hakem lorey ve butun ingiliz futbolcula Cihata kosup kutlamislar.Keza zamanin meshur futbolcusu Deak ten gol yemeyen tek kaleci Cihatmis, bir macta sol ust koseye vurdugu voleyi inanilmaz bir refleksle plonjon yap is ve kurtarmis bunun uzerine Deak gidip Cihatin elini sikarak tebrik etmis.
Mektelilerin kluplerde oynamasina tekrar izin verilince Fenerbahcemiz toparlanmis.1943 yilinda Galatasaray Izmirde Altinorduyu 4-0 yenmis Fenerbahce ise Goztepeye 2-1 yenilmis ve Galatasaray 1 puan ile liderlige yukselmis ayni aksam galatasaraylilar izmirde bir pavyonda sabaha kadar eglenmis mikrofonlarda Fenerbahceye hakaret edilmisine ragmen Fenerbahcelilerin sogukkanliligi sayesinde bir olay yasanmamis.
Bir sonraki hafta karsilastigimiz galatasaray macina ilk kez galibiyet yemini ederek cikmis ve sahayi galatasaraylilara dar ederek 1-0 yenmis ve sahadan taraftarlarinin omuzlarinda sampiyon tezahuratlari altinda ayrilmisiz.Daha sonraki haftalarda Vefayi 4-0, Besiktasida 4-1 yenerek 3.kez Milli Kume sampiyonu olmusuz.
1.TÜRKİYE LİGLERİNİN BAŞLANGICI
1959 TÜRKİYE LİGİ VE FENERBAHÇE'NİN İLK ŞAMPİYONLUĞU
21 Subat 1959'da başlayan deplasmanlı Türkiye liginin ilk yıl şampiyonası 16 kulüp arasında 2 devreli ancak zaman azlığı nedeniyle Beyaz ve Kırmızı adlı 2 grup halinde tertiplenmiş. Grup birincileri 2 final maçıyla şampiyonu tayin etmiş.
Beyaz grupta : Fenerbahçe, İstanbulspor, Beşiktaş, Beykoz, Ankaragücü, Hacettepe, Altay ve İzmirspor mücadele etmiş.
Kırmızı grupta ise: Galatasaray, Karagümrük, Adalet, Vefa, Ankara Demirspor, Gençlerbirliği, Karşıyaka ve Göztepe mücadele etmiş.
Fenerbahçe 12 galibiyet ve 2 beraberlik alıp 26 puanla, namağlup grup birincisi olmuş, attığı 29 gole karşın kalede sadece 7 gol yemiş. Kırmızı grupta 20 puan alarak birinci olan Galatasaray ile finali 10 ve 14 Haziran 1959'da oynamış.
Ignace Molnar'ın yönetimindeki Fenerbahçe herkes tarafından favori gösterilmiş. 18.016 biletli seyircinin ödediği 237.000 lira dönemin hasılat rekoru olarak tarihe geçmiş. Son 54 maçında yenilgi yüzü görmeyen Fenerbahçe ilk profesyonel ligi finalinde Galatasaray'a, çok sert geçen bir karşılaşma sonucunda Metin Oktay'ın golü ile 1-0 mağlup olmuş. Basında son yılların en sert maçı olarak gündeme gelmiş, faulsüz futbolu ile bilinen Metin Oktay'ın 13.dakikada Özcan Arkoç'a salladığı kasti tekme sonucu Yugoslav hakem Markovic Metin Oktay'i ihraç etme teşebbüsünde bulunmuşsa da bu hareketi sahaya giren Galatasaraylı yöneticiler tarafından önlenmiş. Ağları yırtan gol olarak bilinen Metin Oktay'ın golü ise aylarca bakım görmeyen çürük ağlar sayesinde konu edilmiş olduğu Dr. Rüştü Dağlaroğlu tarafından kitapta özellikle belirtilmiş.
Finalin ikinci ayağı 14 Haziran 1959'da İnönü stadında, yine rekor olarak tarihe gecen 26.533 biletli seyircinin 355.866 lira ödediği maçta oynanmış. Fenerbahçe dört gün önce aşırı sertliğe göz yumduğu ve etki altında kalarak kararları değiştirerek maçı çığrından çıkardığını iddia ederek hakemin değişmesini istemiş, bu istek Federasyon tarafından kabul görmüş ve maça İtalyan hakem Francesca Liverani'yi atamış.
Maça ; Özcan - Saracettin, Basri, Naci (Kaptan) - Osman, Avni, Lefter, Şeref, Yüksel - Can ve Niyazi on biri ile maça başlamış. Baştan sona üstün bir futbol sergileyerek maçı 9, 44, 70, 72. dakikalarda Yüksel, Naci, Mustafa ve Şeref'in golleri ile 4-0 kazanarak rakibini surklase ederek ilk Türkiye 1. ligi şampiyonluğunu ilan etmiş. 160. ezeli rekabet maçında rakibini farklı yenen Fenerbahçe kupasını federasyon başkanı Faik Gökay'dan almış ve şampiyonluk turu atmış.
1959-60 Türkiye 1.Ligi ;
Türkiye liglerinin ikincisi 16 Ağustos 1959 pazar günü başlamış. İlk maçta Fenerbahçe Feriköy'ü 2-1 yenmiş. 38 maçta Şeref 36 maçta forma başarısı göstermiş. Atılan 88 golün 17'sini Lefter kaydederken kalede 17 gol görmüş ve ligi 60 puanla Beşiktaş'ın ardından 2. olmuş. 3.lüğü ise 58 puan alan Galatasaray almış.
Fenerbahçe ilk kez katıldığı Avrupa Şampiyon kulüpleri kupasının ilk turunda Macaristan şampiyonu Csepel'i Budapeşte'de elemiş, 2.turda Fransa şampiyonunu Paris-Soir gazetesine özel baskı yaptıran 2-1'lik sonuçla elemiş. 3.Turda ise Fenerbahçe elenmiş. Ligde şampiyonluğu kaybetmenin sebepleri arasında; Primi azaltmak, kamplarının kaldırılması, ve bu kararlara itiraz eden Genel Kaptan İsmet Uluğ'un istifası daha sonra Molnar'ın istifaya zorlanarak istifa etmesi gösterilmiş.
TARIH TEKERRURDEN IBARET
1960/1961 sezonu ;
Fenerbahce 38 macta aldigi 26 galibiyet, 9 beraberlik, 3 maglubiyete karsin yedigi 29 gole 81 golle karsilik vererek 61 puanla sampiyon olmus. Galatasaray 60 puanla 2., Besiktas ise 55 puanla 3. olmus. Attigimiz 81 golun 17 sinde Lefterin, 15'inde de Yuksel'in imzasi varmis.
Ancak burada ilginc olan konularin cogunun hala gecerli olmasi:
Son yillarda yasanan Fenerbahce-Federasyon cekismesi 1960-1961 sezonunda da cok sert bir sekilde cereyan etmis. 27 Mayis ihtilali ruzgarlarinin estigi donemde federasyon ve kurullari degismis istifa eden Federasyon baskani yerine Muhterem Ozyurt federasyonu kurulmus. Yonetimde bulunan, ayni zamanda MHK baskani Sulhi Garan, Halim Corbali, Mustafa Cakar gibi isimler o donemlerde Fenerbahce antipazani olarak bilinirmis.
MHK baskani Sulhi Garanin Fenerbahce dusmanligi hemen etkisini gostermis, bir macta o yillarda en centilmen futbolcu unvanini bir kac kez ustuste kazanan Yuksel ve Hilmi dusmanca tutuma dayanamamis ve hakeme "Siz turk futbolunun katillerisiniz" diye bagirmalari sonucu 15 er gun ceza almislar. MHK ve Federasyonun Fenerbahceye karsi olan dusmanca tutumu her gecen hafta artmasina karsin Fenerbahcemiz devreyi Galatasaray'in 1 puan arkasinda 2. bitirmis.
2. yarida yaris tamamen Fenerbahce-Galatasaray cekismesi icinde surmus, 27. haftada Adana Demirsporu 5-0 lik skorla gecmis, 28. haftada karsilasacagimiz Genclerbirligi baskani ve Genel Kaptani maca 24 saat kala basina su aciklamayi yapmis "Yenilirsek yakama 1 ay Fenerbahce rozeti takarim". Bu demec tansiyonu cok yukseltmis. Tiklim tiklim tribunler onunde oyanan macin 82. dakikasi Genclerbirligi'nin 3-2 ustunlugu ile gecilmis. 83.dakikada Yuksel'in nizami beraberlik golu orta hakemin vermesine ragmen yan hakem Orhan Gonul bayragini israrla kaldirmis ve golun uzerinden 2 dakika gectikten sonra iptal edilmesini saglamis. Orta Hakem Muzaffer Sarvan (Oguz Sarvan'in babasi) ile futbolcularimiz arasinda kisa bir tartisma yasanmis ve olay tam yatistirilacakken bir Deniz kurmayi sivil hakem sahaya girerek Seref ve Hilmi'nin bogazina sarilmis ve "Ben Albayim atin bu edepsizleri disari" diyerek herhalde dunyada esine rastlanmayan bir olaya sebebiyet vermis.
Daha sonra mac tekrar baslamis ve 86. dakikada Seref'in golu ile mac 3-3 beraber olmus ancak ayni yan hakem tekrar bayragini israrla kaldirmasi hayretle karsilanmis ancak orta hakemin yan hakemin kararina uymayarak golu vermesi sonucu mac 3-3 bitmis. Yan hakemin yanli tutumu seyirciyi galeyana getirmis o yillarda cok sik gorulen bir pet sise sahaya atilmis. Bu konu iyice abartilmis MHK baskani Sulhi Garan ertesi gun solugu sikiyonetim komutani Cemal Turan'in yaninda almis ve Fenerbahcemizi sikayet ederek tehditle bulunmus "eger Fenerbahceye ceza verilmez ise maclara hakemlerimizi cikartmayacagiz". Komutan bunun uzerine Rustu Daglaroglu, Faruk Ilgaz eve Fikret Kircan'i komutanliga cagirtmis ve gorevli albay tarafindan aynen su sozler soylenmis"Siz ve kulubunuz cok tehlikeli yoldasiniz. Pazar gunku spor ve kamu disipliniyle asla bagdasmaz olay ve tecavuzlerden sonra bu gidise kesinlikle son vermek icin sert tedbirler almak uzere idik, dua edinki sayin Korgeneral dun gece bu isi sivile havale etti. Fakat bir sartla suclular cuma gunune kadar mutlaka cezalandirilacak aksi halde butun spor faaliyetlerinizi 11 Mart'tan itibaren yasaklayacagimiz gibi klubunuzu ve sizleri tecziye edecegiz. Kamuoyunda zaten sevilmeyen Fenerbahce kulubu, bu yasaklara da sebep olunca cok daha agir bir nefret ve sorumlulugun baskisi altinda ezilecek uygulayacagimiz ceza yontemleriyle mutlaka yikilacaktir. Komutanlik bu konuda kesin kararlidir. Bunu boyle bilin !!!"
Rustu Daglaroglu bu konusmadan sonra soze baslamis ve sunlari soylemis "Fenerbahce 40 yil once de suclanmis ve kapatilmak istenmis ancak o suclamalar bugunkuler gibi iftira degil gercektiler. Fenerbahce kulubu kurtulus savasina silah ve personel sevki ve isgal kuvvetlerine de dusmanca tutumdan suclu idi. Kapatmak icin bahcesinde silah catanlarda sungu takmis ingiliz birligi idi. Ancak hic bir baski Fenerbahceyi engelleyememis ve milli gorevini daha buyuk azimle surdurmustu. Fenerbahce Dusman ordulari komutan Harrington'un giristigi ve basaramadigi bir davranisin 40 yil sonra sizlerce tekrarlanacagina inanmaz, kaldiki ulu Atamiz basta olmak uzere ulusumuzun engin sevgisini kazanmis ve mert ve millyetci bir kulubumuzdur. Dun bunu bir kez daha ispat ettik. Sahaya atilan pet sisenin sorumlusu Fenerbahce kulubu degil ehliyetsiz ellerde olan spor teskilatidir. Sozlerime inanin ve gorusunuzu gonul rahatligi ile duzeltin"
Bu konusma uzerine komutanlik anlayis gostermis ve konunun ustunde fazla durmamis. Ancak Federasyon hincini alamamis ve Genel sekreterimizi, hocamizi ve 6 futbolcumuzu Merkez ceza kuruluna sevk etmis. Bu keyfi tutumu kulup bir deklerasyon yayinlayarak siddetle karsi cikmis. Deklarasyondaki bazi cumleler soyle " Fenerbahce Spor Klubu Turkiye'de ve yurt disinda sahip oldugu sevgi ve sohreti yarim asirdir gosterdigi sportmence tutuma borcludur. Kulubumuz tum haksizliklara ragmen mucadelesini surdurerek ve Fenerbahce ruh ve azminin ne oldugunu spor umumi efkarina gosterecektir. Tarih ve mazimiz bunu bize emrediyor !!
Fenerbahce Atina'da iken ceza kurulu cezalari aciklamis buna gore Seref, Lefter, Hilmi birer ; Yuksek ile Kadir 2'ser; Kaptan Naci de 3 ay ile ayrica Teknik direktor Szekely 1 ay ve Genel sekreter Faruk Ilgaz da 6 ay ile cezalandirilmis. Kamuoyunda bu cezalar cok buyuk tepki gormus olayli macin hakemi Muzaffer Sarvan'in aciklamalariyla cezalarin bir tertip oldugu ortaya cikmis. Sarvan aciklamasinda aynen su ifadelere yer vermis " - Federasyon MHK'nin etkisi altindadir - Hic bir Fenerbahceli bana hakaret veya tecavuz etmedi - Cezalara uzuldugum ve haksiz buldugum icin raporlarin tekrar tetkik edilmesini istedim. Teskilat mensuplari bu olaylari fazla karistirma demis hatta daha da ileri giderek maci neden Fenerbahce aleyhine tatil etmedin diyerek beni tecziye yoluna gittiler - Bu sartlar degismedikce hakemligi birakmaya kararliyim.
Fenerbahce bu cezalara karsi yaptigi aciklamada MHK'nin bu tutumunu "Turk sporu icin kara bir kara leke" olarak degerlendirmis. Cezali futbolcularindan yoksun ciktigi macta Istanbulspor'u 6-2 lik gibi bir skorla bozguna ugratmisiz. 2.yarida tek bir maglubiyet almis ve sampiyonlugumuzu 2. kez kutlamisiz.
Ilk kez bir Turk futbolcusu Avrupaya transfer oluyor
1961/62 Sezonu ;
4. kez duzenlenen Turkiye 1. Ligi sampiyonasi 20 klubun katilimiyla 26 Agustos 1961 de baslamis.Fenerbahcemiz sezonu antrenor Szekely ile 27 Temmuz baslamis.61/62 sezonunu 4-3 luk Kasimpasa galibiyeti ile acmis, son mac olan 38. haftadada Besiktasa 2-0 yenilerek ligi 53 puanla bitirmis.Ilk kez sampiyon olan Galatasaray 57 puan ile sampiyon, Besiktas ise 48 puanla 3. olmus.O sezon en cok formayi 32 macla Seref Has giymis takimdaki gol krali ise 14 golle Lefter olmus.Fenerbahcemizin rakip filelere gonderdigi 64 gol o zamanlarin rekoru olmus.
O senenin kusku yokki en buyuk gurur kaynagimiz efsane futbolcumuz Can Bartunun Italyaya giden ilk turk futbolcusu olmasi idi.Fenerbahcemizin yildiz futbolcusu Can Bartunun Fiorentinaya transfer olmasi Turkiyede buyuk yanki ve sevinc uyandirmis.Turk futbol tarihinin o zamanki rekoru olan 50.000 dolara Italyaya giden Can Bartunun transferinden Fenerbahcenin cebine 17.000 dolar kalmis.Transferde araci olan antrenor Szekely, daha sonra komisyon aldigi soylentileri ayyuka cikmis ve Serefide Ispanyaya pazarlamaya calismasi ve bu transferdede komisyon dedikodusu neticesi antrenorun isine son verilmis.
Goreve getirilen Necdet Erdem yonetimindeki Fenerbahce as futbolcusundan yoksun liglere devam etmis.Kalecimiz Ozcanin Ordu ic hizmet talimatnamesi sebebiyle Ozcandan yararlanamamis, yedek olan Sukru Ersoyun 17. hafta cok agir bir sekilde sakatlanmasi sebebiyle yolumuza genc takim kalecileri ile devam etmisiz.Yoneticilerimizin sezon basinda kaleci transfer etmemesi sonucu genc takim kalecinin tecrubesizligi sebebiyle cok puan kaybetmemiz sampiyonluga mal olmus.
1962/63 sezonu ;
Fenerbahce, Federasyonun ligdeki takim sayisini 22 ye cikarmasiyla baslayan 1962/63 sezonunun 1 Agustosda Yugoslav Milko Kokotovic ile acmis.Transferlerde firtinalar koparan Fenerbahcemiz, birakin transfer yapmayi elindeki yildiz futbolculari rakiplerimize kaptirmis.Kalecimiz Ozcan Arkoc Besiktasa ve Kadri Aytac da buyuk bir gafletle Galatasaraya kaptirilmis.Bunun uzerine Fenerbahce Karagumrukden Hazim Cantez (kendisi su an Altyapinin Fikirtepe tesislerinde mudurdur)ve Ali Filibeli ile Istanbulspordan Tuncay Beceneki (kendisi su an Fenerbahce futbol vakfinin genel mudurudur) transfer etmis.Nedim Gunari Vefadan geri alarak maclarimiza baslamisiz.
Ilk iki macimiz Ankarada birer gun arayla oynamaya mecbur birakilmis ve bu maclarda 3 puan kaybetmisiz.Sezonu ise 22 macin 10 unu galibiyet, 6 yenilgi ve 6 beraberlik ile attigimiz 31 gole karsin kalemizde 19 gol gorerek bu maclardada sadece 26 puan toplayarak 3. olmusuz.Galatasaray 35 puanla 2. kez sampiyon Besiktasda 34 puan ile 2. olmus.
1963/64 Sezonu ;
Gecen sezon Besiktasa kaptirilan Ozcan Arkoc meselesi unutulmamis misilleme olarakda Besiktasin yildiz futbolculari Senol Birol ile Birol Pekel sansasyon getirecek sekilde transfer edilmis.Bununala yetinmeyen Fenerbahcemiz transfer bombalarina Karagumrukten Aydin Yelken, Kasimpasadan Ihsan Okcuoglu ve Karsiyakadan sag acik Ogun Altiparmak kirik ayagi alcida iken transfer edilmis.
Sezona 10.000 kisinin izledigi antreman ile baslayan Fenerbahcemiz ilk macinda Beyoglunu 2-0 yenmis, ligin son macinda ise Altayi Izmirde 3-0 yenerek 3. sampiyonluguna ulasmis.34 macta 21 galibiyet, 11 Beraberlik ve 2 maglubiyet almisiz.Yaptigi rekor 690.000 liralik transfer ile butun dikkatleri ustune ceken Fenerbahcemize sevgi ve saygi cogalmis ve suphesiz Turkiyenin en populer takimi olmusuz.
Tarihi Final maci ;
Son macta Izmirde Altay ile oynanmis.Butun umidini bu maca baglayan Besiktas butun imkanlarini seferber etmis.Adam basi 2.500 lira tesvik primi ve Istanbul Hilton otelinde 3 gun misafir vaadi yillarca dillerden dusmemis.Altay yabanci hakeme para vermem demesi uzerine butun masraflar Fenerbahce tarafindan karsilanmis.Altay baskani butun Izmiri Fenerbahceye karsi guc birligi olmasi yonunde cagri yapmis.
Lefter, Ogun, Selim, Mikro Mustafa ve Ozer gibi as futbolcularindan yoksun cikmisiz maca.31 Mayis 1964 aksami tarihi maca tanik olan Alsancak stadindaki taraftarlar Fenerbahcenin inanilmaz futboluna sapka cikartmis, 3-0 galibiyete limandaki donanmada tiz duduklerle uzun uzun selamlamis.Federasyon baskani Muhterem Ozyurtun verdigi sampiyonluk kupasi Fenerbahceli Seref Hasin elinde yukselirken Isvicreli hakem Albert Ginard "Ben hayatimda boyle muhtesem bir mac gormedim" diyordu.
O gunku gazetelerden bazilari ;
Hurriyet : Milyonluk forvet gorevini yapti. Cumhuriyet : Altayin laf kalabaligina Fenerbahcenin cevabi cok sert oldu. Tercuman : Birol Fenerbahcenin olusu bile sampiyon oldu derken bu soz manali idi zira Fenerbahce bir cok sanssiz bir sezon icerisinde bir ara Besiktasin 4 puan gerisine dusmustu.
Besiktas Klubunun Fenerbahceye yolladigi "Milli lig sampiyonlugunuzu en samimi hislerimizle tebrik ederiz" mesaji o yilin sportmenlik ve centilmenlik anisi olarak tarihe gecmis.
FENERBAHCE ARTIK 1.TURKIYE LIGLERININ TEK HAKIMI
4.Sampiyonluk kazaniliyor
1964-65 sezonun sampiyonu 4. kez Fenerbahce.Oynadigimiz 30 macin 18 ini galibiyet ile, 11 nde berabere kalmis ve sadece tek bir maglubiyet almisiz, attigimiz 52 gole karsin kalemizde 13 gol gormusuz.47 puan alarak sampiyon olmus, bizi 41 puanla Besiktas, 39 puan ile Galatasaray izlemis.
Sezone Ingiliz Oscar Hold yonetiminde, Izmirspora verdigimiz Tuncay Becedek ve Vefaya verdigimiz Guray karsin Ankara PTT den Ziya Sengul ve Sukru Birandi almisiz.Ilk yariyi Besiktasin 2 puan onunde bitirmemize ragmen ikinci yarida 6 macta 7 puan kaybetmisiz.Bunun uzerine Yonetim Kurulu kotu gidise mudahale etmis, ve sikayet konusu olan agir calismalar hafifletilmis, takim maclardan once Moda Palasda kampa alinmis ve maca cikacak takim kadrosu Hold tarafindan Yonetim kuruluna getirilmis.Bu onlemler olumlu sonuc vermis ve takim yeniden liderlige yukselmis.Sondan bir evvelki macta rakibimiz Hacettepeyi 2-0 yenmis ve Besiktasa 4 puan fark atinca Sampiyonlugu garantilemis ve bir sene once Izmir seyircisi icin atilan Sampiyonluk turu bu kezde Ankara seyircisi atilmis.
Milliyet gazetesi yazari Kahraman Bapcum kosesinde su kayda deger yazilara yer vermis ; Ve Bitti... Gozyasi ve Ter...Sevinc ve Heyecan... Hersey bardaktan bosanircasina yagdi v gecti....Sahaya "SAMPIYON" sifatini tasiyarak cikmis bir takim, sanki her sey bu maca bagli imis gibi mucadele etmisti.Ve biz ilk kez karsimizda zaferle devlesmis insanlar degil de, insanca carpismayi hedef saymis devler seyrediyor gibi idik. Oylesine mutevazi, oylesine tribundeki insanlardan biri imiscesine, oylesine icten ve simarikliliktan uzaktiki Fenerbahce onbiri ...Galiba asil sampiyonlukda bu idi...
1965/66 Sezonu;
1965/66 sezonu Fenerbahce icin cok sikintili gecmis ve basarisiz bir sezonu 32 puan ile ancak 4. bitirmisiz. O sene sampiyonlugu 48 puanla Besiktas kazanmis, Galatasaray 42 puanla 2., Genclerbirligi ise 38 puanla 3. olmus. Besiktasli milli futbolcu Sukru Gulesin o gunlerde Fenerbahce sevgisi yazlikli yazisi cok enteresandir ;
"Bizim zamanimizda Fenerbahcenin taraftarlari hem Galatasaraydan hemde Besiktan fazla idi.Uzun yillar kaldigim Italyadan donusumde Sari Lacivertli renklere gonul verenlerin eskisiyle olculemeyecek kadar cogaldigini gordum.Bu acaip sevgi parti kursalar Fenerbahce iktidara gelir, Cin milleti gibi seneden seneye uruyorlar sloganlarinin sebebiymis meger.O ne ugultu idi dun aksam neticede Slavia ile bir ozel karsilasma idi ama dedikya seviyordu taraftar Fenerbahcesini "
1966/67 Sezonu;
Bu sezonda Besiktas 45 puanla sampiyon olmus, Fenerbahce 43 puanla 2., Galatasarayda 41 puanla 3. olmus. Sezona antrenor Abdullah Gegic ile baslanimis.Transferde Istanbulspordan Yilmaz Sen, G.Birliginden Abdullah Cevrim, altyapıdan Numan ve Yugoslav kaleci Radoviç ve forvet Lemiç alinmis. Basarisiz kabul edilen sezonun faturasi, yetersiz kaldigi one surulen Abdullah Gegic ve getirdigi iki Yugoslav futbolcuya kesilmis. Hasilat dagitiminda haksizliga ugradigini one surerek bu konuda Federasyon ile zaman zaman catisma icine giren Fenerbahce bu iddiasini ancak 1969/70 sezonunda kabul ettirebilmis ve halen bugun gecerli olan ev sahibi tum hasilati alir uygulamasina gecilmis.
5.Sampiyonluk kazaniliyor
Fenerbahce icin inanilmaz bir sezon olmus 1967/68 sezonu. Sezon kume dusen Istanbulspor, Karsiyaka ve Izmirsporun yerlerine ikinci ligden Bursaspor, Mersin I.Yurdu ve Sekersporun katilimiyla 10 Eylul 1967 de baslamis. Teknik Direktorluge 3.kez Ignas Molnar getirilmis. Gonderilen Radovic, Lemic, Ali Ihsan ve Canan'in yerine PTT den Yavuz Simsek, Ferikoy'den Fuat Saner ve Laziodan donen Can Bartu alinmis.
Ilk macta Ferikoy 3-0 yenmis ve son macta Sekerspor ile berabere kalmisiz. Mac trafiginin cok yogun oldugu bu sezonda cok onemli sakatliklar olmus takimizda. As futbolcularimizdan Can Bartu Ocak ayinda, Seref ve Ozer ise Subat ayinda meniskus ameliyati olmus. 3 as oyuncumuzdan yoksun kadro ile 3 Mart 1968'de 42.000 seyircinin izledigi macta Galatasaray'i 3-0 gibi cok farkli bir sonucla maglup etmisiz. 9.dakikada Ogun Altiparmak, 35.dakikada Yasar ve 56.dakikada Abdullah Cevrimin golleri ile yendigimiz macin 70 dakikasinda Metin Oktay Yilmaza kasti tekme atarak kirmizi kartla oyundan atilmis.
32 haftalik maratonda Fenerbahcemiz sampiyonlugunu 29 haftada Ankarada Hacettepeyi 3-0 yenerek, en yakin takipcisi Besiktasin 7 puan onunde bitirerek ilan etmis.Besiktas 42 puanla 2.Galatasaray ise 36 puanla 3. olmus.Sampiyonluk turlarini 29.haftada Ankarada, 30.haftada Mersinde ve son haftada Istanbulda atarak kutlayan Fenerbahce o sene 5. kez lig sampiyonlugunun yani sira; Spor-Toto kupasini, final macinda yunan AEK yi 3-1 yenerek Balkan Kupasini, Federasyon Kupasini ve Cumhurbaskanligi kupasini kazanarak 5 kupayi birden muzesine goturme basarisini gostermis.Ayrica Avrupada en az gol yiyen takim unvaninida sanli Fenerbahcemiz kazanmis.
Tum bu coskulu kutlamalarin Istanbul kismi cok gorkemli gecmis. Sahaya 30 metre boyunda sari kumas uzerine Lacivert yazili Vefakar ve Fedakar taraftarimiza minnettariz yazisi klup ile taraftarimiz arasindaki bagin ne kadar guclu oldugunun en buyuk kaniti olmus her zaman.
1968/69 Sezonunun glibiyeti 6 yil aradan sonra Galatasaray topladigi 46 puanla sampiyon olmus, Eskisehirspor 43 puanla 2. Besiktas 38 puanla 3. olurken bir onceki yilin 5 kupa sahibi Fenerbahce entrikalarla dolu bir yili 35 puanla 4. bitirmis.
26 Temmuz 1968 gunu Kalamis koyundaki yeni antrenman tesislerinin acilsinda Beden Terbiyesi Genel Muduru (Eski Galatasaray ve Milli takim kalecisi) Ulvi Yenal yaptigi konusmada "Gecen yil Milletlerarasi bir kupayi ilk kez yurdumuza kazandirdiniz.Balkan sampiyonlugunuz icin sizi bir kez daha kutlarim.Ve bu sene Turk futbolunun prestijini Avrupa Sampiyon Klupler kupasinda kurtaracaginiza inaniyorum".
Avrupa Sampiyon Klupler kupasinda ilk turda donemin devlerinden olan Manchester City ile karsilasmis ve ilk macta Ingilterede 0-0 berabere kalmisiz. Rovansinda unlu Ingiliz devini 2-1 yenerek Turkiyede o donemlerde esi benzeri olmayan bir basariya daha imza atmisiz. O donemlerde hayali bile edilemeyen basarilari kazanan Fenerbahcemize mac tayinleri konusunda en ufak iyi niyet gosterilmemis ve 2. turda Ajax macini lig macindan 2 gun sonra oynamak zorunda kalmisiz. 18 gunde 3 deplasman 6 mac oynama zorunlulugunda birakilan Fenerbahcemiz ayni zamanda oynanan Milli takimlarada 8 futbolcu vermis ve 1 ayda 8 maca kadar cikan hic bir futbolcunun altindan kalkamayacagi bir temponun altina adeta itilmis.
Bu yogun temponun altindan hic bir futbolcunun kalkamayacagi gibi Fenerbahceli futbolcularda kalkamamis ve sezonu basarisiz olarak tamamlamis.
1969-70 Sezonu Fenerbahcenin 6. kez sampiyon oldugu sezon olmus.23 Temmuz 1969 da Rumen Tratan Ionescu yonetminde actigimiz sezona Dinamo Bukresden Ilie Datcuyu ve Vefadan Zekiyi alarak girmisiz. 6.sampiyonlugumuzu en yakin rakibimiz Eskisehirsporun 7 puan onunde tamamlamisiz.Eskisehirspor 37 puanla 2. altay 36 puanla 3.olurken Besiktas ve Galatasaray 30 puanla 8. ve 9. olmuslar.
Ionescunun Fenerbahce camiasinin alisik olmadigi savunma agirlik futbolu neticesinde 30 macta sadece 6 gol yemis.Hic bir macta kalemizde iki gol birden gormemisiz, 24 macta kalemizde hic gormemisiz. 67/68 sezonu gibi Avrupada yilin en az gol yiyen takim unvanini kazanmisiz. Attigimiz 31 gole karsilik yedigimiz 6 gol hala en az gol yeme rekorudur, ve bu rekorun sahibi kuskusuz Ilie Datcunundur.
FENERBAHÇE'MİZ TOZU DUMANA KATIYOR
Bir devin şahlanışı ;
1973/74 sezonunda her zamanki gibi hareketli bir transfer döneminde İstanbulspor'dan Alpaslan Eratlı, Eintracht Frankfurt'tan Ender Gonca, Uşakspor'dan kaleci Adil Eriş, Altay'dan Mustafa ve Belçika'dan Selahattin transfer edilmiş. Didi'nin yönetiminde sezonu 8 Eylül 1973 de açmışız.10 günlük Kızılcahamam kampından sonra hazırlık maçlarında fırtına gibi esmişiz.18 günde Beşiktaş'ı üç kez 3 gol ile yenmiş, Yunan Panathinaikos'u 4-1 ve son olarak da Galatasaray ile 2-2 berabere kalarak 2. TSYD kupasını kazanmışız.
Ligin ilk maçında Samsun'da Samsun'a 1-0 yenilince Didi hayretini gizlemeyerek "Bir futbolcu bir kaç günde nasıl bu kadar değişebilir anlayamıyorum" diyerek Türk futbolcusunun istikrarsızlığını dile getirmiş. O dönemlerde Fenerbahçe akıcı futbol oynayamıyor. Didi ise ağır eleştirilere uğruyordu. Liderlik Galatasaray ve Beşiktaş arasında değişip duruyordu. Fenerbahçe yönetimi toplanıp Fikret Arıcan'ı teknik yardımcılığa getirerek sembolik olarak da olsa olaya el koymuş. İlk yarının son maçında Eskişehirspor'u 3-1 yenerek liderlik koltuğuna averajla oturmuşuz.
Devre arasında katıldığımız Uluslararası Berlin Salon Turnuvası'nda çok başarılı olmuş ve 2. lik kupasını almışız. İkinci yarıda Fenerbahçe, futbolu bırakan Kaptan Nedim Doğan'dan boşalan kaptanlık pazu bandını taşımanın sorumluluğu içinde futbolculuk hüviyeti tamamen değişen Ziya Şengül'ün, Gol kralı Cemil Turan ve Alpaslan Eratlı'nın futbolu ile büyümüş ve tek bir yenilgi almadan attığı 39 gole karşın 15 gol yemiş ve 43 puanla 7. kez şampiyon olmuş. Beşiktaş 40 puanla 2., Boluspor da 3. olmuş.
Fenerbahçe şampiyonluk turunu 19 Mayıs 1974 günü İnönü stadında 43.902 seyircinin sürekli istek ve stattan ayrılmamaları üzerine, 15 dakika önce zar zor girdikleri soyunma odasından geri dönerek atmış. Kutlamaların nasıl görkemli geçtiğini Didi bakın nasıl anlatmış."En mutlu, en büyük günüm. Futbolculuğumda çok şampiyonluk gördüm ama, antrenör olarak bu ilk şampiyonluğum. Böyle şampiyonluk günü Brezilya'da bile böyle kutlanmamıştır. Dünya şampiyonluğunu bile böyle kutlamadık, Fenerbahçe taraftarının dünyada eşi yok !!!.
1974/75 sezonu ;
Transferde Boluspor'dan Aydın Çelik, MKE Ankaragücü'nden Zafer Göncüler ve Sarıyer'den de Emin'i almışız. Sezon 10 Temmuz'da Necdet Niş ve Basri Dirimlili'nin yönetiminde başladı. Teknik direktör Didi Kıbrıs Barış Harekatı nedeniyle uçak bulamamış ve takıma ancak 15 gün sonra katılabilmiş. Yapılan hazırlık maçlarında Galatasaray'ı 1-0 yenerek Silahlı Kuvvetler Kupası'nı, Beşiktaş'ı ve Altay'ı İzmir'de yenerek Zafer Kupası'nı kazanmışız.
Sezonu attığımız 43 gole karşın yediğimiz 18 gol ve 43 puan alarak Galatasaray'ın 5 puan önünde 8.kez şampiyon olmuşuz. Eskişehirspor ise 35 puanla 3. olmuş. En fazla gol atan, en az gol yiyen, ve en çok seyirci toplayan (ortalama 27.765), her maçta ortalama 520.000 lira (yaklaşık 36.000 dolar) gelir sağlayan, 1.500.000 dolar değerle dünyanın en pahalı 20 takım içinde olan Fenerbahçe o dönem bütün rekorları alt üst etmiş. Senenin en büyük hasılatı 19 Ekim'de 2-2 biten Boluspor maçında elde edilmiş. 42.254 seyirci 931.000 (67.000 dolar) ödemiş.
ANADOLU TAKIMLARI ESMEYE BASLIYOR
2.likler yillari ;
16 klubun istirak ettigi 1975/76 sezonu 6 Eylul 1975 de baslamis.Transferde Engin Verel, Adanadan Rasit Eskisehirden Omer Kaner, Sekerspordan Sabahaddin ve Mersinden Nevruz klubumuze ayrilmis.Hazirlik doneminde TSYD kupasi, Galatasarayi 3-1, Besiktasi ise 2-0 yenerek 3.defa muzemize girmis.Oynadigimiz futbol basinda buyuk takdir toplamis ve genelde Fenerbahce bu sene kesin sampiyon dusuncesi hakim olmus.
Ilk devreyi Trabzonsporun 1 puan onunde lider bitirmisiz.Trabzonspor cok buyuk bir surpriz yapmis sampiyonlugun en buyuk adayi olmus.Bu yaris kiyasiya mucadele lig sonuna kadar devam etmis ancak Trabzonspor ligi bizim 3 puan onumuzde 43 puan ile tarihinde ilk kez sampiyon olmus.Yeni kaptan Cemil Turan tum maclarda oynamis ve attigi 18 gol ile gol krali olmus.Cok eletri almaya baslayan Teknik Direktor Didi 17 Eylul 1975 de Lizbon yenilgisinden sonra istifa ettirilmis.Acilmasi dusunulen Fenerbahce Futbol Okulunun basina getirlmesi dusunulen Abdullah Gegic yeni teknik direktorumuz olmus.1966/67 yilinda fiyasko ile sonuclanan Gegic donemine ragmen "Bu guclu kadroyu kim olsa sampiyonluga goturur"mentalitesi onu goreve getirmis.Tabiiki evdeki hesap carsiya uymamis.
14 Aralikta aldigimiz 3-1 lik maglubiyet bir cok acidan ibret verici.Mactan dort gun once bir gece klubunde Galatasarayli B.Mehmet, Fatih Terim ile gorulen kaleci Adil ve Alpaslana 10 ar bin lira ceza ile beraber 1 maclik kadro disi cezasi, futbolculardan cok takima verildigi mac sonucu ile anlasilmis.Heleki Galatasarayin gollerinden bir tanesinin ceza oyle olmaz dercesine atan Fatih Terimden gelmesi yonetim hatasinin bariz kaniti olmus.
Hele hele 28 Mart 1976 da, ligin 22. haftasinda kaybedilen daha dogrusu kazanilmisken rakibe ikram edilen bu macla sampiyonlukda elden gitmis.Ilk devresini 2-0 onde kapattigimiz Adana D.Spor macini, Alpaslan ile Adilin agiz dalasi yuzunden yedigimiz iki gol, daha sonra penalti kaciran ve sorumsuz ileri cikmasi sonucu 3. golu yememize sebep olan Alpaslanin yuzunden kaybetmisiz.Bu anormal yenilgi 672 gun ve 23 deplasman da 2 yil suren Avurapada o donemler rekoruda bu yenilgi ile son bulmus. Yas ortalamasininda 28 den 24 indirilmesi bir seyi degistirmemis ve sezon Anadolu takimlarinin ilk kez sesini duyurmaya basladigi yil olarak tarihe gecmis.
1976/77 sezonu ise buyuk talihsizliklerle acilmis.Olaganustu kongre ile goreve gelmis yonetim kurulu 12 milyonluk borc sebebi ile transfer yapmaya cesaret edememis. Bir iki eski Fenerbahceli oyuncu kiralik verilen takimlardan geri alinarak cok sessiz bir transfer sezonu arkasindan bu teknik direktor olarak deneyimi olmayan Kaleci Datcu teknik direktor olarak goreve getirilmis. Butun bu olumsuzluklar dogal olarak takima yansimis ve sezonu tarihinde ikinci kez sampiyon olan Trabzonsporun 4 puan ardindan 39 puan ile ikinci olarak bitirmisiz.
Ilk hafta tribunlere dolduran 38 bin taraftarimiz olumsuz futbol ile cok erken umitsizlige kapilmis ve daha 4.haftada tribunlere gelen seyirci sayisi 15 bin kisiye kadar dusmus. Avrupa kupasindan 3 gun once rakiplerimizin lig maclari ertelenmis fakat ayni konuda istegimiz Federasyon tarafindan nedense(!) red edilmis. 26 Aralikta oynayacagimiz Trabzon maci icin takimimiz hava alanina gitmis ancak THY pilotlarinin direnisi yuzunden Ankarada bir gun beklemek zorunda kalmis, Kulubumuzn ertelenme istegi Trabzon tarafindan red edilmis. 14 saat suren cile dolu yolculuk sonrasi macin oynanacagi stada mactan 3 saat sonra ulasabilmis. Bu olumsuzluk neticesi Trabzona 3-0 yenilmisiz. Oynadigimiz 30 macta attigimiz 31 gol, gol kisirliginin baslica sebebi bazi futbolcularin sezon sonu "Evet sucluyuz. Gorevimizi yapmadik ama telafi etmek icin kalmak istiyoruz" aciklamasi basinda utanc olarak anlasilmis ve yonetim onumuzdeki sene koklu bir revizyona gidecegi anlasilmis.
Maliyetler ciddi bir şekilde artmaya başlıyor...
Mucadele kizisiyor ;
1977/78 Sezonu Fenerbahcemizin 9.Turkiye Ligi sampiyonlugu ile sona erdi.Kluplerin transferde suskun oldugu bu sezon, Fenerbahcemiz transfer sezonunda Adil, Sabahattin, Nevruz, Ersoy, Ender, Omer ve Osmani satmis yerlerine Partizandan Kaleci Ivancevic ve Anticin yanisira Eskisehirden Fuat, eski futbolcumuz Coskun, Orduspordan Tuna, Galatasaraydan Sevki, ve Bahri ve birkac amator futbolcu alarak takimi bastan asagi yenilemis.Antrenor Kaleperovic ile sezonu acmisiz.17 galibiyet 8 beraberlik ve 5 yenilgiye karsin yedigimiz 24 gole 48 golle cevap vermisiz.
Son iki yilda kaybedilen sampiyonluk ve dusulen ikincilikler taraftarimizi kusturmus ve Yonetim sampiyonlugu zaruri gormus. Oyleki 2 Ekim 1977 tarihinde oynanacak bir Galatsaray macini kazanmak icin Aston Villa ile oynayacagimiz UEFA kupasini bile feda etmisiz. As futbolcularimizi Galatasaray macinda oynatacigimizi, Aston Villa karsisina yedeklerle oynayacagimiz cok onceden aciklamisiz.Nitekim Aston Villa macini kaybetmis ancak Galatasarayi 2-0 yenerek Lider olmusuz.
Yeni transferlerden Antic ve Ivancevic ile beraber Fenerbahce sampiyonluk havasina girmis ilk yarinin bitimine bir hafta kala karsilastigimiz Boluspor macinda hakem Orhan Cebenin alehimize caldigi inanilmaz dudukler neticesinde 1-0 yenilmis en yakin takipcimiz Trabzonspor ile puan farkimiz 2 puana inmis.Ilk yarinin son macinda Trabzonspor ile Trabzonda karsilasmis muthis bir mucadele sonunda bu onemli deplasmandan 1 puan alarak donmusuz.Ikinci yarida liderligimizi lig sonuna kadar tasimis ve 9.sampiyonlugumuzu ilan etmisiz.
1978/79 Sezonu ;
Transferde cilgin rakamlar telafuz edilmeye baslanmis.Galatasaray 13, Fenerbahce 11 Besiktas ise 9 milyon lira harcadiklari transferde onemli oyunculari kadrolarina katmislar.
Kume dusucek takim sayisi 3 e cikmis, ve tarihinde ilk defa Deplasmanli Genc takimlar ligi kurulmus ve bu maclar A takim maclarindan once oynanmasi karara baglanmis.41 gol atip 23 gol yedigimiz maclarda 15 galibiyet, 8 beraberlik ve 7 maglubiyet alarak 38 puanla Sampiyon Trabzonsporun ve Galatasarayin ardindan 3. olmusuz.
Transferde yildiz Antici Real Zaragozaya satmis buna karsin Trabzonspordan Ali Kemali, Altaydan Erol Togayi, Kocaelispordanda 2.lig gol krali Rasit Cetineri transfer etmisiz. Sezona Necdet Nis nezaretinde acmisiz.
Turk futbol tarihinde 51.000 dolar Antic icin, 175.000 mark da Engin icin kazandigi paralar Turk futbolu icin gurur kaynagi olmus. Gerek alinan basarisiz sonuclar gerekse Federasyonun Fenerbahce aleyhine tutumlarina karsi koyamayan yonetim lig ortasinda istifa etmesi takimi olumsuz etkilemis ve takimi sampiyonluktan etmistir.
1979/80 Sezonu ;
25 Agustos 1979 da baslayan sezonda Danisma kurulunun aldigi karar neticesinde yabanci futbolcu yasagi getirilmis ve 1.lig Sadece turk futbolcularla oynandi. Kalitenin cok dustugunde birlesen futbol otoriterleri yabanci futbolcu yasaginin kalkmasi gerektigini belirtiyorlardi.
Sezona eski kalecimiz Sukru Ersoy ile baslamis transferde Sekerspordan Selcuk Yula ve Yasar, Eskisehirspordan kaleci Adem kadroya dahil olmus. Transferlere ve kadroya kuskun olan taraftarin desteginden yoksun olan Fenerbahce TSYD kupasini 6.kez kazanmis ancak ilerisi icin umit vermiyordu nitekim 9 macta alinan 5 maglubiyet endiselerin hakli oldugunu gosteriyordu.9.haftada Orduspor`a 1-0 yeniliyor ve istifa eden Sukru Ersoyun yerine Ziya Sengul getiriliyordu. Bu degisiklik takima olumlu sekilde yansiyor ilerki haftalarda duzelen Fenerbahce 10. siradan ligi 2.olarak tamamliyordu. Trabzonspor 4.kez sampiyon olarak 4 buyukler arasinda yerini aliyordu.
Yonetim zaafi giderilememis yapilan haksiz uygulamalara karsi sessiz kalan yonetim taraftarin tepkisini bir cok defa cekmis. Bu zaafiyetten yararlan Fenerbahce dusmanlari tezgahlarini her macta gostermisler. Gazetelerde "Inonude Katliam, Hakemin yarattigi penalti, Turk Futbolunda cinayet" gibi mansetler bu zaafiyetin Fenerbahce aleyhine kullanildiginin bir gostergesi olmus.
Mucadele kizisiyor ;
1977/78 Sezonu Fenerbahcemizin 9.Turkiye Ligi sampiyonlugu ile sona erdi.Kluplerin transferde suskun oldugu bu sezon, Fenerbahcemiz transfer sezonunda Adil, Sabahattin, Nevruz, Ersoy, Ender, Omer ve Osmani satmis yerlerine Partizandan Kaleci Ivancevic ve Anticin yanisira Eskisehirden Fuat, eski futbolcumuz Coskun, Orduspordan Tuna, Galatasaraydan Sevki, ve Bahri ve birkac amator futbolcu alarak takimi bastan asagi yenilemis.Antrenor Kaleperovic ile sezonu acmisiz.17 galibiyet 8 beraberlik ve 5 yenilgiye karsin yedigimiz 24 gole 48 golle cevap vermisiz.
Son iki yilda kaybedilen sampiyonluk ve dusulen ikincilikler taraftarimizi kusturmus ve Yonetim sampiyonlugu zaruri gormus. Oyleki 2 Ekim 1977 tarihinde oynanacak bir Galatsaray macini kazanmak icin Aston Villa ile oynayacagimiz UEFA kupasini bile feda etmisiz. As futbolcularimizi Galatasaray macinda oynatacigimizi, Aston Villa karsisina yedeklerle oynayacagimiz cok onceden aciklamisiz.Nitekim Aston Villa macini kaybetmis ancak Galatasarayi 2-0 yenerek Lider olmusuz.
Yeni transferlerden Antic ve Ivancevic ile beraber Fenerbahce sampiyonluk havasina girmis ilk yarinin bitimine bir hafta kala karsilastigimiz Boluspor macinda hakem Orhan Cebenin alehimize caldigi inanilmaz dudukler neticesinde 1-0 yenilmis en yakin takipcimiz Trabzonspor ile puan farkimiz 2 puana inmis.Ilk yarinin son macinda Trabzonspor ile Trabzonda karsilasmis muthis bir mucadele sonunda bu onemli deplasmandan 1 puan alarak donmusuz.Ikinci yarida liderligimizi lig sonuna kadar tasimis ve 9.sampiyonlugumuzu ilan etmisiz.
1978/79 Sezonu ;
Transferde cilgin rakamlar telafuz edilmeye baslanmis.Galatasaray 13, Fenerbahce 11 Besiktas ise 9 milyon lira harcadiklari transferde onemli oyunculari kadrolarina katmislar.
Kume dusucek takim sayisi 3 e cikmis, ve tarihinde ilk defa Deplasmanli Genc takimlar ligi kurulmus ve bu maclar A takim maclarindan once oynanmasi karara baglanmis.41 gol atip 23 gol yedigimiz maclarda 15 galibiyet, 8 beraberlik ve 7 maglubiyet alarak 38 puanla Sampiyon Trabzonsporun ve Galatasarayin ardindan 3. olmusuz.
Transferde yildiz Antici Real Zaragozaya satmis buna karsin Trabzonspordan Ali Kemali, Altaydan Erol Togayi, Kocaelispordanda 2.lig gol krali Rasit Cetineri transfer etmisiz. Sezona Necdet Nis nezaretinde acmisiz.
Turk futbol tarihinde 51.000 dolar Antic icin, 175.000 mark da Engin icin kazandigi paralar Turk futbolu icin gurur kaynagi olmus. Gerek alinan basarisiz sonuclar gerekse Federasyonun Fenerbahce aleyhine tutumlarina karsi koyamayan yonetim lig ortasinda istifa etmesi takimi olumsuz etkilemis ve takimi sampiyonluktan etmistir.
1979/80 Sezonu ;
25 Agustos 1979 da baslayan sezonda Danisma kurulunun aldigi karar neticesinde yabanci futbolcu yasagi getirilmis ve 1.lig Sadece turk futbolcularla oynandi. Kalitenin cok dustugunde birlesen futbol otoriterleri yabanci futbolcu yasaginin kalkmasi gerektigini belirtiyorlardi.
Sezona eski kalecimiz Sukru Ersoy ile baslamis transferde Sekerspordan Selcuk Yula ve Yasar, Eskisehirspordan kaleci Adem kadroya dahil olmus. Transferlere ve kadroya kuskun olan taraftarin desteginden yoksun olan Fenerbahce TSYD kupasini 6.kez kazanmis ancak ilerisi icin umit vermiyordu nitekim 9 macta alinan 5 maglubiyet endiselerin hakli oldugunu gosteriyordu.9.haftada Orduspor`a 1-0 yeniliyor ve istifa eden Sukru Ersoyun yerine Ziya Sengul getiriliyordu. Bu degisiklik takima olumlu sekilde yansiyor ilerki haftalarda duzelen Fenerbahce 10. siradan ligi 2.olarak tamamliyordu. Trabzonspor 4.kez sampiyon olarak 4 buyukler arasinda yerini aliyordu.
Yonetim zaafi giderilememis yapilan haksiz uygulamalara karsi sessiz kalan yonetim taraftarin tepkisini bir cok defa cekmis. Bu zaafiyetten yararlan Fenerbahce dusmanlari tezgahlarini her macta gostermisler. Gazetelerde "Inonude Katliam, Hakemin yarattigi penalti, Turk Futbolunda cinayet" gibi mansetler bu zaafiyetin Fenerbahce aleyhine kullanildiginin bir gostergesi olmus.
''www.turkfutbolu.com'' dan alıntıdır ..