güzeldiler tşkler...
Temel sehre inmis. Bakmis pencere kenarinda bir papagan. Içinden :
- Allah allah kusa bak yav....
demis. Tabi bu arada papagan da Temel in kendisine baktigini görüp :
- Ne bakiyorsun hemserim...
demis. Temel biraz saskinlik biraz da saflikla :
- Afedersun hemserum. Ben seni kus sandiydum...
Azrail Temel in canini almak için gelmisti. Temel hemen bir çare buldu. Isaret
parmagini agzina sokup, "aguk guguk" sesleri çikartarak bebek taklidi yapti.
Azrail durumu anlayip Temel in oyununu bozmak istemedi ve gitti. Ertesi gün
Temel ialmak için geldiginde Temel in kendisine bir emzik bile aldigini ve yerler-
de emekledigini gören Azrail, Temel e :
- Temel, gel attaaaa gidecegiz...
Adamın lastiği tam tımarhanenin önünde patlamış, kaldırıma ancak
yanaşabilmiş. Sonraki işlem malum... Kriko, stepne, bijon anahtarı derken, bir de
bunların yanına talihsizlik eklenince, söktüğü 4 adet bijon
yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer. Mazgal açılır gibi değil, bijonlar
görünür gibi değil. Talihsiz sürücü bir sağına bakar, bir soluna
bakar, çaresiz duygular içinde kaderiyle başbaşa kaldırıma çöker.
Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden
izleyen bir deli, çaresiz adamın halini birsüre daha acıyarak izledikten sonra seslenir;
- Ula salaaak! Sen ne yapıyorsun orda öyle?
- Sorma birader, lastik patladı ve değiştirirken bijonlari mazgala düşürdüm.
- Düşündüğün şeye bak! Sök öbür lastiklerden birer tane. Hepsi 3 bijonlu olsun. Seni, lastikçiye kadar idare eder.
Adam bir lastiklere bakar birde deliye ve hemen işe girişir.
Herşeyi tamamlayıp bagaj kapağını kapatan sürücünün aklı, deliye takılır.
Arabasına binmeden evvel döner dikkatli dikkatli adama bakar. Akıl
hastanesindeki adama seslenir:
- Senin ne işin var tımarhanede? Diye sorar
- Biz burada delilik'ten yatıyoruz kardeşim, salaklık'tan değil.
güzeldiler tşkler...
'JaNeM
O kadar yoruldum ki artık hiçbir şeye şaşırmıyorum.. Ve
umrumda değil hiçkimse, Ne halim varsa görmekle meşgulüm..
Bakan olan görgüsüz birisi soförüne sorar.
"Soför söyle bakalim esekle soför arasinda ne fark vardir? "
Soför bir süre düsündükten sonra mahcup bir sekilde;
"Bilemedim bakanim" diyor
Bakan cevap olarak:
"Esege çüs diyince, soföre ise dur diyince durur" demis.
Bunun üzerine soför çok sinirlenmis ama karsidaki bakan oldugu için bir sey söyleyememis.
Belirli bir süre sonra bu defa soför bakana:
"Bir soru sorabilir miyim bakanim" der. Bakan da:
"Sor bakalim" der. Soför sorar:
"Esekle bakan arasinda ne fark vardir?"
Bakan bir süre sonra:
"Bulamadim soför söyle bakalim" diyor. Bunun üzerine soför de:
" Vallahi bakanim ben de bulamadim... "
ABD Başkanı Bill Clinton, İngiltere Başbakanı Tony Blair ve Türkiye Başbakanı Bülent Ecevit, bir gün, bir toplantıda bir araya gelmişler.
Tabii, 3 lider bir arada olur da, sormaz mı gazeteciler? Önce Clinton'a sormuşlar:
"ABD'de bir memur ne kadar parayla geçinir? Siz kaç para veriyorsunuz?" Cevap vermiş Clinton:
"Valla ben, 2 bin dolar veririm. Bin doları ile geçinirler... Geri kalan bin doları ne yaparlar, nerede harcarlar, hiç sormam!"
Gazeteci, aynı soruyu Blair'e de sormuş... O da cevap vermiş: "Ben, memuruma 3 bin sterlin veririm. Geçinmesi için 2 bin sterlin yeterli. Artan bin sterlini ne yapar, nerede harcarlar, beni hiç ilgilendirmez!"
Her ikisinden bu cevapları alan gazeteci, bu defa da Ecevit'e sormuş aynı soruyu:
"Türkiye'de bir memurun geçim standardı nedir? Kaç para ile geçinebilirler? Siz kaç para veriyorsunuz?"
Ecevit ne dese beğenirsiniz?
"Valla, Türkiye'de bir memurun geçinebilmesi için en az 300 milyon lira lâzım. Ama ben 150 milyon lira veriyorum!.. Geri kalan 150 milyonu nereden bulurlar, nasıl geçinirler beni hiç ilgilendirmiyor!"
:d:d:d:d:d
KOMIK YAF tskler
BENİM KALBİM ISRARLA
CENNET KUSATMASINDA HALARUHUM BEDENİ TERKE MARUZSEVAP ARTI GÜNAHLARLAÖNCELERİMİ DIŞLAR SONRALARIM AKLIM FİRARDA
GÜLLER YARE SEVGİ KANITI BENİM ELİMDE PAPATYA