4 sonuçtan 1 ile 4 arası
  1. #1
    Teğmen Array
    Üyelik tarihi
    15.09.2005
    Yer
    Siirt
    Yaş
    40
    Mesajlar
    17.587
    Tecrübe Puanı
    377

    Standart Hafızların Fotoğrafları ve Biyografileri

    Şeyh Mustafa İsmail





    Mustafa Muhammed El-Mursi 17 Haziran 1905 te Garbiye vilayetine bagli Mit gazal mintikasinda dogdu.
    Genc Mustafa 1911 "kuttab" denilen ilk okul seviyesinde Kur'an egitimi veren okulda Seyh Abdurrahman Ebulayneyn den Kur'an dersleri almaya basladi.
    1913 yilinda Seyh Abdullah Sehata nin okuluna gecer.
    1915 de henuz 10 yasinda olmasina ragmen sesinin guzelligi ile koyunun goz bebegi olmaya baslar.
    Seyh Mustafa Ismail 1917 yilinda Seyh Idris Fahir den tilavet ve tecvid derslerini tamamlar. Daha sonra bir El-ezher hocasinin kendisinin tilavetini Otaif camiinde dinlemesinin akabinde Islam Enstitusunde okumak icin Tanta sehrine gider. Genc Mustafa boylece Kari olarak hayata atilmis olur.
    1920 de bir yas merasiminde uc gece Kur'an okumasina mukabil 70 Misir Paund'u alarak Karilikten ilk gelirini elde etmis olur.

    1925 senesinde Tanta sehrinin en zengin insani olan Huseyin El Kasabi nin cenazesinde okur ve kisa sure icerisinde kirsal Misir'in en aranan kari is olur.

    1927 de milli lider Saad Zaglul un cenaze merasimi dolayisiyla Dimyat ta okur. Burada 6 cocugunun annesi olacak esi ile tanisir ve butun onemli pasalara kendisini dinletmis olur. Programini organize edebilmek icin Tanta da bir ofis tutmak zorunda kalir.

    1943 te Kahirede ilk defa okur. Diger karilerin kendisine yonelttikleri ciddi elestirilere ragmen kisa surede baskentte destanlasir ve radyonun yildizi olur.
    1944 te kiral Faruk un en gozde karisi olur. Ramazan ayinda kiralin sarayinda yapmis oldugu meshur okuyuslar butun Arap dunyasindaki radyo dinleyicileri tarafindan begeni ile dinlenir. Butun Musluman ulkelerde taninmaya baslar ve ygelen davetler uzerine ogun olarak seyehat etmeye baslar.
    1947 de cok prestijli bir makam olan El-Ezher camii kariligine atanir..
    1965 yilinda kendisini resmi kari olarak atayan Cemal Abdul Nasir dan ustun hizmet madalyasi alir. Ayni gece Ummu Gulsum ve Muahmmed Abdul Wahab da Mustafa Ismail ile birlikte madalyalarini alirlar.
    1977 de cumhur baskani Enver Sedat ile birlikte Kudus'e gider. Bu ziyaret butun Arap ulkeleri tarafindan ciddi elestirilere hedef olmasina ragmen Mustafa Ismail buyuk bir ruyasini gerceklestirir ve Mescid-i Aksa'da Kur'an okur.

    1978 yili 22 Aralik ayinda son defa Dimyat sehrinde Kur'an okur ve 26 Aralikta vefat eder.

  2. #2
    Teğmen Array
    Üyelik tarihi
    15.09.2005
    Yer
    Siirt
    Yaş
    40
    Mesajlar
    17.587
    Tecrübe Puanı
    377

    Standart

    Şeyh Ahmed Naina



    Ahmet Naina, Kur’an-ı Kerim’i makamına, manasına göre on ayrı kıraat üzerine okuyabilen ender hafızlardan. Aynı zamanda hekim olan Naina’ya göre yakın bir gelecekte Türkiye’den de dünyaca ünlü hafızlar çıkacak.

    ‘Kur’an-ı Kerim Mekke’de nazil oldu, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı.” Hemen herkesin aşina olduğu bu sözün doğruluk payı oldukça yüksek. Osmanlı’nın eşsiz hat sanatıyla bezenen Kur’anı Kerim’in en güzel okunduğu yerlerin başında Mısır geliyor. Çocuk yaşlarda Kur’an eğitimi almaya başlayan Mısırlıların arasından çok sayıda hafız yetişiyor. Okullarda resmî olarak öğretilmesi nedeniyle Hıristiyan olduğu halde Kur’an-ı ezbere bilen ‘Hıristiyan hafız’lar bile var. Mısır’dan bir isim, geçtiğimiz günlerde İstanbul’daydı. Üç yaşında Kur’an okumayı öğrenen, beş yaşında ezberleyen ve on yaşında Kur’an’ı on farklı kıraat üzerine okumak için eğitim alan Ahmet Naina, tilavet ettiği Kur’an-ı Kerim ile İstanbullulara Ramazan’ın manevî havasına yakışır bir ziyafet sundu.

    Ahmet Naina, Kur’an tilavetini öğrendiğinde henüz üç yaşındadır. O yaşlarda yakın camilere Kur’an dinlemek için gider, çocuk bünyesinin el verdiği kadar dayanır ve oralarda uyuyakalır. Beş yaşına geldiğinde Kur’an’ın tamamını ezberleyerek hafız olur.On yaşında kıraat ilmini, gelmiş geçmiş en önemli hafız olarak anılan Şeyh Mustafa İsmail’den öğrenir. Daha sonra İskenderiye Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olur. Usta hafız, bugün aynı zamanda çocuk doktoru. Her ne kadar hafızlığı asıl mesleğinin önüne geçse de hâlâ hekimlik vazifesine devam ediyor. Kur’an-ı Kerim’de ana rahmindeki çocuğun yaratılışı ile ilgili ayetlerden çok etkilendiğini belirterek, “Modern bilim ile Kur’an-ı Kerim örtüşüyorsa bu Kur’an’ın mucizesidir. Örtüşmüyorsa bu bilimin yeterince olgunlaşmadığı manasına gelir.” diyor.

    Diğer bir görevi ise Mısır’ın resmî hafızlığı. Yapılan imtihanlar neticesinde verilen resmî hafızlık unvanına 1979’dan bu yana sahip. Mısır eski Devlet Başkanı Enver Sedat, Naina’yı devletin resmî Kur’an okuyucusu makamına getirmiş. Mısır’ın sadece bir tane resmî hafızı yok. Yaklaşık yüz yılı aşkın bir süredir yapılan imtihanlar neticesinde önceleri saray-kraliyet ailesi için, daha sonra Mısır radyo ve televizyonları için hafızlar tespit ediliyor. Görevleri, devletin önemli toplantılarının açılış ve kapanışlarında, devlet başkanlarının yurtdışı gezilerinde, önemli gün ve gecelerde radyo ve televizyonlarda canlı olarak Kur’an-ı Kerim okumak. Resmî hâfızlar seçilirken sadece seslerine ve güzel okumalarına bakılmıyor. Ayrıca güçlü bir hâfız olmaları, farklı kıraatlarda ilimlerini tamamlamış olmaları, tecvid kurallarına riayet etmeleri, harfleri düzgün çıkartmaları, kendilerine has bir makam ve okuyuş tarzlarının olması bunlardan birkaçı. Dört ülkede Kur’an-ı Kerim kıraatı yarışmalarında birinciliği olan Ahmet Naina, tüm bu özelliklere sahip biri. Sadece Mısır’da değil bütün dünyada tanınan hafız, 70’e yakın ülkeye giderek Kur’an okumuş.

    Türkiye’de Kur’an-ı Kerim genelde “Kıraat-i Asım ve Rivayet-i Hafs.” olarak bilinen kıraat üzerine okunuyor. Dünyada ise on çeşit kıraat var. Kıraatları öğrenmek için mutlaka bir medresede ya da okulda ciddi ve uzun bir eğitim almak gerekiyor. Ahmet Naina 10 kıraatta, manasına, makamına göre Kur’an okuyabilen dünyadaki ender hafızlardan. Fatih Çollak gibi bazı ünlü hafızlara göre bu alanda şu an Naina’dan daha başarılı bir isim yok.
    Türkiye’den dünya çapında hafızlar çıkacak

    Ahmet Naina, Türkiye’deki hafızlarla Mısır’dakiler arasındaki en önemli farkın kendi ülkesindekilerin Kur’an’ın manasını anlayarak okumaları olduğunu söylüyor. İstisnaları olsa da Türkiye’de çoğu hafızın manasını bilmeden Kur’an okuduğuna değiniyor. Özellikle Fatih Çollak ve rahmetli İsmail Biçer’i çok başarılı bulan Naina’ya göre Mısırlı hafızların en büyük avantajı Arapçayı bilmeleri. Bu nedenle Mısır’da hafızlığın tamamlanma süresi yaklaşık bir yıl. 6-8 ay gibi kısa sürede Kur’an-ı Kerim’in tamamı, çocuklar tarafından ezberlenebiliyor. Mısır’da 7-10 yaşlarındaki çocukların hemen hepsi hâfız. Özel kursların dışında devlet okullarında da resmî olarak Kur’an eğitimi veriliyor. Hatta El Ezher gibi bazı üniversitelerden mezun olmak için hafızlık şartı aranıyor. “Biz Arapça yazmayı öğrenmeden önce basit ve kısa sureleri ezberlemeye başlarız. Büyüklerimiz bizlere sureleri okuyarak öğretir. Böylece okuma yazmayı öğrenmeden Kur’an’ın dörtte birini ezberlemiş oluruz.” diyor.

    Naina’ya göre Arapça biliyor olmalarının yanı sıra çocuk yaşta bu eğitime başlamaları da önemli. Türkiye’deki Kur’an eğitiminde çocuklara getirilen yaş sınırlamasını nasıl değerlendirdiğini sorduğumuzda, “Peygamberimiz ‘beşikten mezara kadar okuyun’ diyerek yaş sınırlaması yapmamıştır. Bir ülke dinini sonraki nesle iyi öğretmek için projeler hazırlamalıdır. Müslüman bir ülkede dinin öğrenilmesi için alınan kararlar önemlidir. Çünkü dini sağlam bir toplum yetişirse, yönetenlerin de işi kolaylaşır.” diyerek kendini örnek gösteriyor: “Mesela bana destek oldular. Böylece beş yaşımda hafız olup Kur’an’ı ezberledim. Daha sonra tıp fakültesini bitirerek çocuk doktoru oldum. Şimdi bu vasıflarımla ülkeme ve Allah’ın kitabına hizmet ediyorum.”

    Bugünkü okuyucuların makam ve kıraat noktasında kendilerini geliştirdikten sonra cemaatin karşısına çıkmalarını tavsiye eden Naina, “İyi bir hafız, iyi bir okuyucu birkaç senede yetişmiyor, bu onlarca seneyi alabiliyor.” diyor. Kendisini geliştirmek için 35 yıl çalıştığını belirten Ahmet Naina, bazı Türk hafızların seslerinin güzel olmasından umutlu. “Ben inanıyorum ki belki 5-10 sene sonra Türkiye’den dünya çapında dikkat çekecek hafızlar yetişecek.” diyor. Dünyaca ünlü hafızlara gittikleri her ülkede gösterilen büyük ilgiyi Allah’ın kitabı olan Kur’an-ı Kerim’e bağlayarak, “Gittiğimiz yerlerde en çok çocuklar ve gençler heyecanlanıp teveccüh gösteriyor, bizim gibi okumak için hayaller kuruyorlar.” diyor.

    Mısır’da hafızlık o kadar yaygın ki kapıcısından şoförüne, esnafından öğrencisine kadar her kesimde Kur’an’ı ezbere bilen kişilerle karşılaşmak mümkün. Verilen eğitimlerin yanı sıra televizyonlarda, radyolarda sık sık yapılan Kur’an yayınlarının da bunda etkisi var. Mısır’da sık sık Kur’an okuma yarışmaları yapılıyor. Türkiye’de bu yarışmalar ilk defa bir buçuk yıl önce gerçekleştirilmeye başladı; fakat Mısır’da bu gelenek yüzyıllardır devam ediyor. Naina, günümüzde teybin, internetin, CD’lerin gençlerin Kur’an eğitimini kolaylaştırdığına inanıyor. Ahmet Naina tam bir profesyonel. Kur’an’ı manasına göre günün her vakti saatlerce okuyabiliyor. Sesini nasıl korumayı başardığını sorduğumuzda ise, bunun tamamen düzgün yaşamakla alakalı olduğunu anlatıyor. Sesin de insanlar gibi olduğunu hatırlatarak, “Ona ne kadar iyi bakarsanız o kadar genç ve sağlıklı kalacaktır.” diyor.

  3. #3
    Teğmen Array
    Üyelik tarihi
    15.09.2005
    Yer
    Siirt
    Yaş
    40
    Mesajlar
    17.587
    Tecrübe Puanı
    377

    Standart

    Şeyh Abdulbasıt Muhammed Abdussamed





    Mısır, ülke olarak aslında fazla yabancımız değil. Nil nehri ve piramitlerle birlikte, Mısır denildiğinde akla gelen üçüncü bir konu daha var: Hafızlar.

    Mısırlı hafızların sesleri gerçekten çok güzel. Bunun sebebi kimilerine göre iklim, kimilerine göre de bölge halkının ses tellerinin biyolojik yapısı. Gerçek sebebi nedir bilmiyoruz ama seslerinin çok güzel olduğu bir gerçek. Şaşâi, Mustafa İsmail, Sıddık Minşevi, Kâmil Yusuf, Ahmet Naina, Muhammet Rıfat, Ragıp Galveş gibi ünü Mısır sınırlarını aşmış birçok hafız—kârî yetiştirdi Nil'in geçtiği topraklar.

    Ancak, biri diğerlerinden çok farklıydı; herşeyden önce insanı adeta efsunlayan sesi, hiç tükenmeyecekmiş gibi gelen nefesi vardı. Adı ise Abdulbasıt Muhammed Abdüssamed'di.

    10 yaşında hafız oldu

    Abdulbasıt Muhammed Abdüssamed Mısır'ın güneyinde Said bölgesinin Armand şehrinde 1 Ocak 1927 tarihinde doğmuştu. 10 yaşına geldiğinde ise küçük bir Kur'an hâfızıydı. Kur'an'ı Armand şehri ve Kina çevresindeki civar şehirlerde okumaya başladı. Sonra güzel sesiyle dinleyicilerin beğeni ve takdirlerini toplayarak bütün "Said" bölgesinde ve ülkenin güneyinde ünü arttı. 7 kıraati Şeyh Muhammed Selim'in rivayetinde Kina'da öğrendi, ardından da Kıraat—i Aşere'yi tamamlayıp Kahire'ye gitti. 1950 yılında Seyyide Zeyneb'in töreninde bulundu.

    Aslında Abdüssamed'in meşhur olmasının hikâyesi Mısırlı diğer ünlü hafızlarınkinden pek farklı değildir. Dar bir çevre haricinde hiçkimsenin tanımadığı genç okuyucu tevafuken devletin bir büyüğünün önünde ya da kalabalık bir yerde okur ve adı ağızdan ağıza dolaşmaya başlar.

    Bir arkadaşı Zeynebi Camii'ne Kur'an okuması için Abdüssamed'i davet eder. Kendisinden 10—15 dakika okuması istenir. Ama o cemaatin beğeni ve takdirlerinden dolayı okumasını sürdürür ve 2 saati aşan bir tilavette bulunur. Dönemin başbakanı da o anda dinleyiciler arasındadır. Okuyuşunu çok beğenir. Ve onun Mısır Radyosuna katılmasını ister. Radyoda bir imtihan yapılır. Üstün başarı gösterince radyonun resmi Kur'an okuyucusu olur. En genç okuyucu kendisidir. Dönem ise 50'li yılların başıdır. O devir ünlü "kârîlerin" yani, okuyucuların bol olduğu bir devirdir.

    Oğulları Tarık ve Hişam Abdüssamed'i ünlü Hafız'ın Mısır'da vefat ettiği evde ziyaret ettik. Babasının 30 yıl kadar Kahire Şâfi Camii'nde Kur'an okuduğunu belirten Tarık Abdüssamed, "İnsanlar sabah erken vakitte camiye gidiyor, yer bulmaya, onun yakınında oturmaya çalışıyorlardı" diyor.

    .. Ve davetler

    Şeyh Abdüssamed'e dünyanın dörtbir tarafından davetiyeler gelir. Abdulbasıt İslam aleminin şerefli mescidlerinde Kur'an okumuştur. 1952'de babasıyla hac farîzasını yerine getirmek üzere Suudi Arabistan'a gider. Mekke ve Medine'de Kur'an okur. Mescid—i Aksâ'da, yine Kudüs'te Halil Mescidi'nde, Irak'ta ve başka bir çok Arap ülkesinde okur ve ödüller alır. Cezayir, Endonezya, Fas, Hindistan, Pakistan, Malezya ve Avrupa ülkelerinin çoğu onun davetli olarak ziyaret ettiği yerlerdir.

    Abdüssamed Türkiye'yi de ziyaret eder. 15 gün kadar Türkiye'de kalır. Sultanahmet Camii'nde Kur'an okur. İslam aleminin diğer coğrafyalarında olduğu gibi ülkemizde de coşkuyla karşılanır. Ankara'yı da içine alan bu ziyaret çok verimli geçen ziyaretlerinden birisi olur...

    Cehennemi okurken ağlardı

    Abdulbasıt Abdüssamed'in en önemli özelliklerinden birisi de nefesini tutmada çok maharetli olmasıdır. Ünlü hafız uzun süre nefes almadan ayetleri tiz seste okuyabilmektedir. Bu özelliği de cemaati mest etmekte, ayeti bitirir bitirmez coşmasına vesile olmaktadır.

    Çocuklarının anlattığına göre, Abdüssamed Kur'an okumaya başlamadan önce kendisini ciddi olarak hazırlar, pek kimseyle konuşmaz, kalben ve ruhen hazır hale gelmeye çalışırdı.

    Büyük Kur'an üstadı Mustafa İsmail'de gördüğümüz gibi Abdulbasıt Abdüssamed'de de okuduğu ayetlerden etkilenme çok yüksek boyutlardadır. Özellikle cehennemle ilgili ayetleri okurken gözleri yaşlarla dolu bir Abdüssamed vardır dinleyicilerin karşısında.

    Tarık Abdüssamed onun bu hali için, "Babam, Kur'an okurken çok etkilenirdi. Cennet ve Cehennem ayetlerinde gözleri yaşlarla dolardı. Cehennem azabı ve ehlinden bahsolunan ayetlerde çok duygulanır, etkilenir ve gözleri yaşlarla dolardı" diyor.

    Abdulbasıt Abdüssamed'in Türkiye'de de çok dinlenen Tekvin suresi meşhurdur. O sureyi okuyuşunda daha bir başkadır Abdüssamed. Tizle başladığı sureyi birkaç defa tekrarlar ve her tekrarlayışında ayrı bir güzellik, ayrı bir başkalık katar. Hatta denebilir ki o, bu sureyle hafızalarda yer etmiştir. Acaba Abdulbasıt Abdussamed bu sureyi nerede ve ne zaman okumuştu. Oğlu Tarık Abdüssamed'e sorduk:

    "O sureyi 1952'de, Suriye'nin Halep şehrinde okudu. Yine kısa sûreler vardır. Tekvin, Duha, İnşirah, Fatiha ve Bakara'nın ilk ayetleri. Bu kaseti Suriye'de çekilmiştir. O an cemaat çok coşkuludur. Babamın da ilk gidişidir Suriye'ye. İnsanlar çok beğenmiş ve coşmuşlar. O kaset şu an tüm dünya müslümanları tarafından takdirle karşılanan ve dinlenen bir kaset. O kaset şeyhin şöhret bulduğu nadir kasetlerin başında gelir."

    Onun dizinde yetişmiş, Kur'an ezberlemiş çokça öğrencisi var. Tarık Abdüssamed, "Merhum babamın Kur'an'ını dinleyip müslüman olan insanlar var"diyor.

    Onu dinlediler ve müslüman oldular

    Abdüssamed 1960 yılında Güney Afrika'ya gider ve bir ay kalır. Burada ilginç bir hadise yaşanır. 100 kişiyi aşan bir grup Abdüssamed'in Kur'an okuyuşundan etkilenir ve onun vesilesiyle İslamiyet'i kabul eder. Okuduğu Kur'an'la başkalarının İslamiyet'e girmesine vesile olan ender hâfızlardan birisidir.

    Abdüssamed'in kasetleri dünyanın dörtbir tarafında... Acaba şöhret Abdüssamed'i etkilemiş miydi? Oğluna göre Abdüssamed'i Abdüssamed yapan tevazuu, alçak gönüllülüğü ve insanlar arasında bir insan olması... Çoğu zaman halkla içiçe ve tabii olması çevresinde hayretle karşılanıyordu. Bu hasletlerdir ki onu dünyaca ünlü bir kârî yaptı.

    O devrin Kur'an üstadı Şeyh Mustafa İsmail ile de Abdüssamed'in arası gayet iyidir. Birbirlerini ziyaret ederler, birbirlerine karşı sevgi, saygı ve muhabbet duyarlar, devamlı iyi ilişkilerde bulunurlar. Dini münasebetlerde, toplantı ve oturumlarda biraraya gelir, bol bol hoş sohbetler ederler.

    Abdüssamed'in diğer oğlu Hişam Abdulbasıt Muhammed Abdüssamed 1987 yılında babasıyla birlikte Amerika ziyaretlerini şöyle anlatıyor: "1987 yılında babamla birlikte ABD ziyaretinde bulundum. Orada bir İslam merkezinin açılışı vardı. Bu münasebetle babam Kur'an okudu. Orada gördüğüm tabloya, Kur'an'a ve okuyucusuna karşı muhabbete belki Mısır'da rastlamadım. Açılıştan sonra 1.5 ay kadar orada kaldık. Her gün babama civar şehirlerden, Washington'dan, Chicago'dan, New Jersey'den ve çeşitli yerlerden Kur'an okuması için davetler geliyor, babam da icabet ediyordu."

    Abdulbasıt Abdüssamed'i en çok sevindiren olayların başında Batı ülkelerinin Kur'an'a ve okuyucusuna karşı olan hüsnü teveccühü ve muhabbeti geliyordu. Oralarda insanların toplanıp Kur'an dinlerken, coşup takdirlerini belirtmeleri, hususan gençlerin Kur'an'a karşı uyanıklığı onu mesrur ediyordu.

    Abdüssamed şöyle der: "Tecvid tatlı sese hazırdır. Tatlı sesiniz varsa Kur'an'ı Kerim'i tecvid etmez misiniz?"

    Abdüssamed 30 Kasım 1988'de vefat etti. Kahire'de satılan 26 kaseti, normal okuyuşuyla 22 kasetlik hatim seti vardır. Bir de tecvidli olarak 53 tane hatim kaseti var.

    Ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen onun sesinin kasetlerden, radyolardan, televizyonlardan yükselmesi, çarşıda pazarda gezerken bile Abdüssamed'in o yanık ve tiz sesinin duyulması evlatlarını sonsuz bir mutluluğa sürüklüyor. Günler aylar geçiyor ve biz Abdüssamed'i televizyon, radyo ve kasetlerden hâlâ dinliyoruz... Hatta köşebaşındaki Kur'an kaseti satan seyyar satıcıda, çarşıdaki büyük dükkanlarda, törenlerde Abdüssamed Kur'an okumaya devam ediyor.

  4. #4
    PRENSES Array
    Üyelik tarihi
    08.10.2008
    Yaş
    36
    Mesajlar
    3.732
    Tecrübe Puanı
    93

    Standart

    hafızları bu şekilde kur-anı kerim okurken görmeyeli baya olmuştu sağol..
    ellerine sağlık..


 

Benzer Konular

  1. Şavuran Etkinliği Fotoğrafları
    By DeRBeDeR in forum SİİRT VE SİTE ETKİNLİKLERİ
    Cevaplar: 17
    Son Mesaj: 02.02.2011, 13:57
  2. Günün Fotoğrafları 30/6/2009
    By nesta_34 in forum WALLPAPER (MASAÜSTÜ RESİMLER)
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 01.07.2009, 10:47
  3. Hasankeyfin 71 yıl sonra açığa çıkan fotoğrafları
    By SeRaP in forum TÜRKİYEM CANIM MEMLEKETİM
    Cevaplar: 19
    Son Mesaj: 07.01.2008, 14:13

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •