Belirti vermeden ilerleyen 'gizli kalp hastalığı' şeker hastalarında ve ailesinde kalp rahatsızlığı olanlarda daha sık görülüyor.
Gizli kalp hastalığı, tıp literatüründe 'sessiz iskemi' olarak ifade ediliyor. Kalp kasını besleyen koroner damarlardan, kan akımının belirgin azalmasına neden olacak derecede darlık olduğunda, kişide çoğunlukla efor esnasında göğüste ağrı, sıkışma, yanma, nefes darlığı gibi şikayetler oluyor. Sessiz iskemide ise koroner damarlarda önemli derecede darlık olduğu halde kişi efor veya istirahatte herhangi bir rahatsızlık hissetmiyor. Anadolu Sağlık Merkezi'nden Kardiyolog Dr. Hamit Kadri Aşkın gizli kalp hastalığı ile iligli bilgi veriyor. Bu hastalığa 'gizli kalp hastalığı' veya 'sessiz iskemi' denilmesinin nedeni ise hiçbir şikayete neden olmaması, hastayı doktora yönlendirecek bir belirti vememesi...
Risk altında mısınız?
Şeker hastalığı olanlarda, kadınlarda ve 65 yaş üzerindeki her iki cinste daha sık görülme eğilimindedir. Koroner yetmezliği adı verilen damar sertliğine bağlı, kalp kasını besleyen damarlarda daralmayla seyreden hastalığın özel bir formu olduğundan bu hastalığa ait risk faktörleri sessiz iskemi için de geçerlidir. Ailede birinci derecede erkek yakınlarda (baba, erkek kardeş) 55 yaşından önce, kadın yakınlarda (anne, kız kardeş) 65 yaşından önce koroner kalp hastalığı ortaya çıkmış ise bu durum o kişide bu hastalığın oluşma riskini arttıran bir faktördür. Erkeklerde 45, kadınlarda menopozdan sonra görülme oranı artar.
Kalp krizi tehdidi
Koroner damarlarda önemli derecede darlık olduğu halde hastanın yakınması yoktur. Farkında olmadan kalp krizi geçirme riski altındadır. Teşhis için efor testi, ritm holteri (24 saatlik EKG kaydı), stres ekokardiyografi ve çok kesitli bilgisayarlı tomografi gibi riski az olan tetkiklerden yararlanılır. Bu tetkikler hastalık varlığı şüphesi doğurursa koroner anjiyografi gibi ileri tetkiklere geçilir.
Sigaraya son
Sigara kalp hastalıklarında önemli rol oynuyor. Araştırmalar Türk erkeklerinin yüzde 50'sinin, kadınlarının ise yüzde 20'sinin sigara kullandığını ortaya koyuyor. Sigaranın bırakılması ile kardiyovasküler risk, yaşlı hastalarda bile hızla düşmeye başlar. Bir yılın sonunda yüzde 50'ye kadar azalan risk, 3. yılın sonunda koroner riski sigara içmemiş insanlar düzeyinde geriliyor
Kalp Krizleri En Çok Sabah Yaşanıyor
Kardiyoloji (Kalp hastalıkları) uzmanları, özellikle sabaha karşı 03.00'ten öğle saatlerine kadar olan vakitte kalp krizi geçirme riskinin yüksek olduğunu bildiriyor.
Uzmanlar, enfarktüs belirtileri hissedildiğinde hastaların hemen hastaneye başvurması gerektiğini tavsiye ederken, Türkiye'de kalp kriz geçirenlerin yaklaşık üçte birinin daha hastaneye varamadan, şikayetleri başladıktan sonraki ilk bir saat içinde yaşamını yitirdiğini vurguladılar. Doktorlar, hastaneye ulaşabilenlerde ölümün yüzde 15'e, acil tıbbi tedavi yapılabilen hastalarda ise yüzde 5'e kadar düştüğünü de kaydettiler.
Uzmanlar, özellikle gençlerde yapılan otopsilerde, uzun süre uykusuz kalma ve geç saatlerde aşırı ve ağır yemek yeme veya alkolle beraber fazla sigara içmenin kalp krizi geçirme olasılığını artırdığına işaret ediyor. Doktorlar, uzun süreli dinlenmekle veya dil altı ilaçla geçmeyen şiddetli göğüs ağrısı durumlarında kalp krizi şüphesiyle hemen bir sağlık kurumuna başvurulması gerektiğini belirtiyorlar.
Kalbi Tehdit Eden Faktörler
Kolesterol kalp sağlığını tehdit eden faktörlerin başında yer alıyor. Genler ve kalıtımın da kolesterol seviyesinin üzerinde büyük rolü bulunuyor. Diyabet ise diğer etkenler arasında.
Yağlı yiyecekler: Eğer yağlı yiyecekleri çok fazla tüketiyorsanız, kanınızdaki LDL seviyeleri yükselecektir. Kolesterol et, peynir gibi hayvansal gıdalarda ve hazır gıdalarda çokça bulunur. Bunları tükettiğinizde vücudunuz daha çok sature yağ ve kolesterol emer.
Hareketsiz yaşam tarzı; diyet kadar önemlidir. İstatistikler fiziksel aktivite ile kolesterol düzeyleri arasında direkt ilişki olduğunu gösteriyor. Fiziksel aktivitesi az olan kişilerde HDL düşük, LDL yüksektir ve koroner arterlerde plaklar oluşmaktadır.
Yaşlanma ile beraber kolesterol düzeylerinde de artış görülür. 45 yaş ve daha üstündeki erkekler, 55 yaş ve daha üstündeki kadınlar her yıl kolesterol seviyelerini ölçtürmelidir. Ayrıca sigara ve hareketsizlik gibi diğer risk faktörlerinden uzak durmalıdır.
KARACİĞER BOZUKLUĞU
Genler; kalıtım kolesterol seviyeleri üzerinde önemli bir etkendir. Araştırmalar bunun doğruluğu kanıtlamıştır Taylight Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Taylan Kümeli, kalp sağlığını tehdit eden risk faktörlerini anlattı "Bazı kişiler karaciğerde LDL alıcılarının eksikliği ile doğar. Bu yüzden karaciğerin filtre kapasitesi sınırlıdır. Başka karaciğer bozuklukları da kolesterol seviyelerini etkiler.
AİLE ÖYKÜSÜ ÇOK ÖNEMLİ
Tiroid hastalıkları, diyabet gibi bazı genetik faktörler de kolesterol seviyelerini artırıcı etki gösterebilir. Bu sebeple ailenin tıbbi öyküsünün bilinmesi önemlidir. Ailede erken yaşlarda geçirilmiş kalp krizi veya kalp krizine bağlı ölüm öyküsü varsa koroner arter hastalığı veya yüksek kolesterol riski ailevi olarak artmaktadır.
ŞİŞMANLIK BÜYÜK ETKEN
Aşırı kilo: Ciddi derecede şişman kişilerin kanlarında kolesterol ve trigliserid miktarları oldukça yüksektir. Amerikan Kalp Birliği aşırı şişmanlığı kalp-damar hastalıkları açısından büyük risk faktörü olarak kabul ediyor. Çünkü aşırı şişman kişiler hareketsizdir ve beslenme alışkanlıklarında yağlı yiyeceklerin payı çok yüksektir. Bu da arterlerde plaklar oluşumunu hemen hemen garantilemektedir.
KRONİK HASTALIKLAR
Uzun süreli hastalıklar: Kronik hastalıklar yüksek kolesterole neden olabilir. Yapılan çalışmalar; diyabet (şeker hastalığı), böbrek hastalıkları, karaciğer hastalıkları ve hipotiroidizmin kandaki lipoprotein dengesini değiştirdiğini ve kardiyovasküler hastalık riskini artırdığını göstermiştir.
Kalp Sağliğiniz Için Sakin Olun
Bilim adamları, olumlu davranış içinde olan kişilerde, kalp hastalıkları riskinin azaldığını saptadı. Araştırma, eğitim seviyesi, şeker hastalığı ve sigara tüketimini, kalp hastalıkları üzerinde güçlü risk işareti olarak belirleyemedi
Olumlu davranış gösteren kişilerde stres hormonlarının düştüğüne değinen uzmanlar, bunun kalp hastalıklarını önlemede önemli rolü olduğunu belirtiyorlar.
John Hopkins Enstitüsü nde yapılan araştırmada, bu özellikteki kişilerde, ortalama 7 yıl içinde, ani ölümler, kalp krizi, göğüs ağrıları ve bu durumdan doğacak olan cerrahi uygulamaların azaldığı görüldü.
Araştırmacılar, olumlu davranışın gücünü, deneklerde, kalp hastalıklarının geleneksel risk faktörleri olan, yüksek kolesterol, aşırı kilo ve sigara tüketimi oranı ile birlikte hesapladı.
Araştırma, kalp hastalıkları ile ilgili rahatsızlıkları olmayan, ancak kız ve erkek kardeşlerinde kalp hastalıkları belirlenmiş 30-59 yaş arası 586 denek üzerinde araştırma yapıldı.
Deneklerde yüksek tansiyon, kan şekeri, vücuttaki yağ oranı, sigara tüketimi, yaşam durumu ve diğer risk faktörleri ile ilgili inceleme gerçekleştirildi. Daha sonra denekler, 5 ile 12 yıl sürekli stres testine tutularak izlendi. Araştırma boyunca, 586 denekten sadece 70 inde kalp hastalıklarının oluştuğu saptandı.
Araştırmada, olumlu davranışı, kalp hastalıkları riskini önlemede güçlü bir işaret olarak belirleyen uzmanlar, eğitim seviyesi, şeker hastalığı ve sigara tüketimini, kalp hastalıkları üzerinde güçlü risk işareti olarak belirleyemedi.
Araştırma raporu, Amerikan Kalp Birliği nin, California da yapılan bilimsel kongresinde açıklandı.
KRONER DAMAR HASTALIKLARI
Öte yandan, Kanada Tıp Birliği araştırmacıları, kişide kötü kolesterol (LDL) oranının normal olmasının, o kişinin kalp hastalıkları riskinden uzak olduğunu göstermediğini belirtti.
Dr. Jean-Pierre Despres, LDL oranı normal kişilerde kroner damar hastalıkları riskinin yine yüksek olabildiğini, merkezi şişmanlık, triglyceride serumu yükselmesi ve inisüline karşı direncin bu risk faktörlerini oluşturduğunu açıkladı.
Bu ilaçlara dikkat!
Piyasada olan diyabet ilaçlarından bazıları kalp için büyük risk. Uyarı geliyor.
GlaxoSmithKline ve Takeda şirketlerinin ürettiği diyabet ilaçlarının üzerinde kalp yetmezliğine neden olabileceği veya mevcut hastaların durumunu kötüleştirebileceğine dair ikazlar yer alacak.
FDAnın yaptığı açıklamaya göre, Glaxonun Avandia, Avandaryl ve Avandamet; Takedanın Actos ve Duetact isimli ilaç kutularının üzerinde ikazlar 'siyah kutu' içinde yer alacak. Siyah kutu, ABDde reçeteli ilaçlar için en güçlü ikaz türü.
Daha önce ilaçlar piyasaya sürülürken daha hafif ikazlar eşliğinde pazarlanıyordu. Sağlık yetkilileri doktorların kalp yetmezliği riski olan hastalara bu ilaçları yazma olasılığından korkuyor.
FDA tarafından alınan bazı raporlarda kalp yetmezliği semptomları gösteren bazı hastaların ilaçları almaya devam ettiği ve yaşamını yitirdiği bildiriliyor.
Geçtiğimiz yıl 3 milyar dolar düzeyinde olan Avandianın satışları kalp krizi tehlikesi yaratmasından dolayı şimdiden düştü. Geçtiğimiz ay kurulan bir komisyon bu riskin olduğu sonucuna vardı ve ilaca yeni ikazlar eklenmesini uygun bulduğunu açıkladı.
Avandianın jenerik ismi rosiglitazone. Avandamet ise rosiglitazone ile metmorfinin kombinasyonu. Metmorfin Türkiyede Glucophage markası ile pazarlanıyor. Avandryl ise rosiglitazone ile glimepiride karışımından oluşuyor.
Türkiyede başka isimler altında pazarlanan Actosun da jenerik ismi pioglitazone. Duetact da pioglitazone ile glimepiridein birleşmesinden oluşuyor.
Avandia ve Actos thiazolidinedione türevinde ilaçlar olup, vücudun şekeri enerjiye dönüştüren hormonu olan insüline karşı daha duyarlı olmasını sağlamak üzere tasarlanmış ilaçlar sınıfında yer alıyor.
BBC'nin internet sitesinde, temmuz sonunda yer alan habere göre, tip 2 şeker hastalığı tedavisinde kullanılan 'Actos' ve 'Avandia' adlı ilaçlar, 78 bin hasta üzerinde yapılan araştırmaya göre, kalp yetmezliği riskini ikiye katlıyor.
East Anglia Üniversitesi'nden araştırmacılar, ilaçların neden olduğu sıvı tutulmasının risk artışına sebep olabileceğini açıkladı. Bu iki ilaç, geçtiğimiz yıl sadece İngiltere'de 1.5 milyon hastaya kullanması için reçete edildi.
ABD'li bilimadamları da Mayıs 2007'de 'Avandia' adlı ilacın kalp krizi ve ölüm riskini artırdığını açıklamıştı.
New England İlaç Dergisi'nde yayımlanan araştırma sonuçlarına göre, ilacın kullanımının ölüm riskini yüzde 64, kalp krizi riskini ise yüzde 43 oranında artırdığı belirtilmişti.
Kalp Krizine İlk Yardım.Herkesin Bilmesi Lazım
Kalbi besleyen koroner arterlerin çeşitli nedenlerle kalbi besleyememesi sonucu ortaya çıkan tabloya kalp krizi denilmektedir. Angina pektoris veya akut myokard enfarktüsü şeklinde ortaya çıkabilir. Arterin daralması nedeniyle, fiziksel aktivite, ruhsal stres veya aşırı soğuk sonucunda kalbin artan oksijen ihtiyacı karşılanamayacağı için kalp kasında gerekli kasılma olamayacaktır, dolayısıyla da kriz meydana gelecektir. Buluğ çağından 90 yaşına kadar kalp krizi geçirilebilirse de yaş ilerledikçe kalp krizine yatkınlık artar..
Enfarkt(üs), kan desteğinin kesilmesine bağlı doku ölümüdür.
Kalp krizi; kandaki kolesterol düzeyinin yükselmesi, sigara, alkol, stres, yüksek tansiyon, şişmanlık, hareketsizlik gibi kontrol edilebilir nedenlerle; yaş, cinsiyet, kalıtım, diabet vs gibi kontrol edilemeyen nedenler sonucu ortaya çıkabilir.
ANGİNA PEKTORİS: Kalp, bir süre gereksiniminden az oksijenle beslenmek, zorunda kalırsa, kişinin soluğunu kesecek kadar şiddetli göğüs ağrısı olur, bu ağrıya angina pektoris denir. Ağrı genellikle sternum (göğüs kemiği) arkasında hissedilir; kola (özelikle sol kola), çeneye, epigastriuma (karnın üst orta bölgesine) yayılır.
AKUT MYOKARD ENFARKTÜSÜ: Koroner arterin, arterioskleroza(damar sertliğine) bağlı olarak daralması veya kan pıhtısı ile tıkanması sonucunda bu arterle beslenen kalp kasına giden oksijen yetersiz kalacağından, myokard kası görevini yerine getiremez; yeterince kanın vücuda pompalanamadığı bu tabloya, akut myokard enfarktüsü (AMI) denir.
İlkyardım:
Angina pektoriste:
* Hasta mutlaka hemen dinlen(diril) melidir; yürüyorsa durmalı, oturtulmalı veya yatırılmalıdır. Mümkünse hareket ettirilmemelidir. Hasta sakinleştirilmelidir.
* Sıkı giysiler gevşetilir.
* Dilaltı nitrogliserin (isordil, 5 mg ) verilir.
* Gerekiyorsa (solunum ve kalp durmuşsa) CPR yapılır.
* Hastaneye götürülür ( mümkün olduğunca az hareket ettirilerek ).
Akut myokard enfarktüsünde:
* Hastanın ağrısının ve korkusunun giderilmesi önemlidir
* Hasta sırtüstü yatırılır ve hareket ettirilmez,
* Hastanın solunum sıkıntısı varsa, baş yükseltilir
* (Mümkünse oksijen verilir 2 lt/dk gidecek şekilde)
* Mutlaka hastaneye götürülür.
* Gerekiyorsa (solunum ve kalp durmuşsa) CPR yapılır.
** Kalp krizi sonucu görülen kalp durmalarında, hemen kalp masajı başlatılır ve sağlık kuruluşuna kadar sürdürülürse kişinin döndürülme şansı yükselecektir.
**Endişeli hastanın sakinleştirilmesi ve hastanın hareketinin kısıtlanması kalbin yükünün azaltılması açısından önemlidir.