AŞKA SEVGİYE GÖNÜLE DAİR
Nefret silahına sevgi fişeği
Sürebiliyorsak ne mutlu bize
Düşman saflarına dostluk döşeği
Serebiliyorsak ne mutlu bize
İnsanlık uğrunda kalmadan geri
Mamur hâle getirerek her yeri
Yunusleyin bir gönülden içeri
Girebiliyorsak ne mutlu bize
İtibarlı, ne sövülen ne söven
Sevdiğini Hakkın namına seven
Davranışı ile topluma güven
Verebiliyorsak ne mutlu bize
Görmek hüner değil var olan varı
Bilinenler gerektirmez ısrarı
Kâlp gözüyle âlemdeki esrarı
Görebiliyorsak ne mutlu bize
Şeydâ-i bülbülün olsun onca gül
Gazeldir nihâyet kuruyunca gül
Dikenlerin arasından gonca gül
Derebiliyorsak ne mutlu bize
Gerçek mürüvvettir aşkın ezası
Aşk ehline af sayılır cezası
Muhlisâne salt muhabbet kozası
Örebiliyorsak ne mutlu bize
Ahmet Süreyya DURNA
KIZILÖTESİ
Mayın tarlalarında gül derme arzusuyla,
Düşman bildiklerime gül verme arzusuyla,
Yaşamak istiyorum savaşsız bir dünyada,
Namluların ucunda gül görme arzusuyla.
Ahmet Süreyya DURNA
GENÇLİK EFSANESİ
Anafor gibiydik gönül tasında
Gençliğimiz bizden farımadan önce
Çiğ düşerdi üstümüze şafakta
Bağrımıza deli rüzgâr eserdi
Sararıp kurumadan önce
Göğ ekin gibiydik şu hayat tarlasında
Heyhat!
Ayağı sekili gözü sürmeli
Alnı sakar haşarı tay gibiydik
Durup dinlenmek nedir ki yorulmak nedir
Bilmezdik nicedir
Ve âdetâ bir çelik yay gibiydik
Heyhat!
Sığmazdık kabımıza kabuğumuza
Heyecanlıydık
Kalaycı körüğünden farksızdı yüreğimiz
Patlamaya hazır volkan gibiydik
Beyine sıçrayan kan gibiydik doğrusu
Tâbir-i câizse eğer
Çiçeği burnunda delikanlıydık
Heyhat!
Düşünce ufkumuz tahayyülümüz
Sonsuza açılan kapıydı sanki
İhtilâl yapardık sıfır üç sularında
Ay ışığında
Devlerin uykuya daldığı anda
Vira kamçılanan cesaretimiz
Göğsümüzde kargir yapıydı sanki
Heyhat!
Biz idik Zaloğlu Rüstem evet
Şâh-ı Merdan Ali biz idik ahey!
Ya öyle inanırdık
Ya da kendimizi öyle sanırdık
Dik bakışlı Aslanların yatağı
Yiğitlerin merkez üssü otağı
Köroğlu’nun Çamlıbel’i biz idik ahey!
Şahbazları gözünden gölgesinden tanırdık
Heyhat!
Sonunda anlaşılan görünen veçhesiyle
Hazin ve gerçek olan
Silüetten ibaretmiş o netâmeli hayat
Gayrısı yalan...
Ömür yıldızımız kaymak üzere
Tadı yok böylece bitkisel yaşamanın
Hava kirli ekmek küflü su bayat
Hâsılı gidip de dönmeyenlerin
Biz de gideceğiz gittiği yere
Heyhat!
Ahmet Süreyya DURNA
SİYASÎ KANAAT
Şu çağdaş despotlar, neronlar olmasaydı
Kan içici vampirler, şaronlar olmasaydı
Terazisi, dengesi bozulmazdı dünyanın
Kıtaları kuşatan baronlar olmasaydı
Ahmet Süreyya DURNA
KALBİM ANADOLU
Beni başka dünyalarda arama!
Ben Anadolu’mun yöresindeyim.
Şehit kanlarıyla sulanmış olan,
Cana bedel metre karesindeyim.
***
Gövdeye muhâlif kolda işim yok,
Meyvesiz kupkuru dalda işim yok,
Yozlaşmaya giden yolda işim yok,
Hep o değişmeyen töresindeyim.
***
Bâzen bir seyyahım Tuna boyunda,
Bâzen yıkanırım Fırat suyunda,
Duru göllerinde, deli çayında,
Çağıl çağıl akan deresindeyim.
***
Çamlı bellerine çıktığım zaman,
Turacına tüfek sıktığım zaman,
Pembe ufuklara baktığım zaman,
Ömrümün en mâkul süresindeyim.
***
Aklım bozkırlara takıldı yine,
Ruhum odaklandı kaval sesine,
Öyle kapıldım ki câzibesine,
Bilmiyorum şu an neresindeyim?
***
Yurdum kandilidir yürek yağımın,
Düğüm noktasıdır gönül bağımın,
Saklıyım renginde al bayrağımın,
Mehmetçiğin mavi beresindeyim.
***
Çeyiz sandığıyım Döndü, Döne’min,
Yazmayım başında nazlı Senem’in,
Ayşe’min, Fatma’mın, gül Emine’min,
Kumaş fistanının hâresindeyim.
Ahmet Süreyya DURNA
DÜNYA BARIŞINA KATKI
Neyi paylaşamıyoruz neyi?
Şu üç günlük kahır dolu dünyada!
Taşı mı, toprağı mı
Petrol kuyularını mı
Ayı mı, güneşi mi, ufukları mı
Ya da;
Yorgun, hantal, köhneleşmiş çağı mı?!.
Neyi paylaşamıyoruz neyi?
Ekvator çizgisini mi
Kutupları mı
Çağdaşlık, uygarlık lâfta mı yoksa
Kanunlar, nizamlar rafta mı yoksa
Bilemiyorum da;
İnsanlığın sonu ne olacaksa?!.
Oysa paylaşmayı bilenler için;
Ekmek de var, aş da var yeterince
Nekesliğe ne gerek
Ne gerek zorbalığa?!.
Ekmeği muadil bölenler için;
Üretime yönelik iş de var yeterince
Hak hukuk kuralı çiğnenmiyorsa
Meziyet budur bence!
Ölüm kusan silahlarla kan dökmek
Can almak, can taşıyana reva mı?
Çocuklar öldürülür
Saf ve masum çocuklar
Acımasızca tek tek!
Bomba atmak âşiyâna reva mı?
Bırakın da gönlünce yaşasın yavrucuklar!
Özgürlük herkesin ortak paydası
Belli bir zümrenin değildir tekelinde!
Zulmün ve esâretin
İstilâların
Kime dokunmuş ki faydası?!.
Dil, ırk, kültür farkı kimin elinde
Öyleyse nedir bu öfke, bu şiddet, bu kin?
Aramızdan çekilirse baronlar
Denge bizim olur, güç bizim olur
Kızıl derilisi de
Ve siyah renklisi de
Hayatın tadını tuzunu anlar
Huzur, barış ortamında nitekim;
İnşallah, yeni bir dünya kurulur...
Ahmet Süreyya DURNA
İHRAÇ KARARI
Destursuz bağa giren bizden değildir dostum
Ser vermeden sır veren, bizden değildir dostum
Allah’ın yarattığı eşref-i mahlûkatı
Horlayıp hakir gören, bizden değildir dostum
Ahmet Süreyya DURNA
AŞK SİTEMİ
Bırak! senin için yansın yüreğim,
Ne olur, su dökme aşk közüme yâr!
***
Düştüğümden beri sevda çölüne,
Neler konuşulur bak izime yâr!
***
Dolaşır üstümde kara bulutlar,
Şimşekler çakanda can özüme yâr!
***
Kolay mı katlanmak infirakına,
Hayâlin görünür hep gözüme yâr!
***
Harcıâlem lütuf beklemiyorum,
Yeter ki birazcık gül yüzüme yâr!
***
İstirhamım ömürde bir kefâret,
Muallâ başını koy dizime yâr!
***
Gayr-i samimilik yapım değildir,
Sadâkat yükledim her sözüme yâr!
***
Kâbuslar kuşatır çevre yanımı,
Geceler ağmada gündüzüme yâr!
.................................................. ..
Bırak! senin için yansın yüreğim,
Ne olur, su dökme aşk közüme yâr!
Ahmet Süreyya DURNA
HER ŞEY ASLI GİBİDİR
Mümkün değil su yokuşa akacak sanmayın
Gün gelir balık kavağa çıkacak sanmayın
Dağlar yerinden oynar deseler bir ihtimal
Fakat huylu huyunu bırakacak sanmayın
Ahmet Süreyya DURNA
Kaynak: Şiirler, Şairin "Şafak Taarruzu" adlı kitabından alınmıştır