Siirt'te dağların arkasından doğan güneş...
Siirt'te eski bayram sabahlarını o kadar özledim.![]()
Siirt'te dağların arkasından doğan güneş...
Siirt'te eski bayram sabahlarını o kadar özledim.![]()
♥ Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim. Aklıma gelişini seveyim. Ne güzel de darma duman ediyorsun beni. ♥
güneşin doğuşunu, batışını çekmeyi ve seyretmeyi seviyorum. paylaşım için tşkler..
Nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilmem !
Benim çocukluğumda, Siirt'in bayramları bambaşkaydı...
Arefe günü mezarlıkları ziyaret ederdik. Dedemle ve Nenemin mezarına giderdik ailecek. Babam hepsine ayrı ayrı Yasin-i Şerif okurdu. Annem de mezarların üzerindeki otları temizler, ibrikle su satan çocuklardan su alınıp mezarlıklar sulanırdı. Fatihamızı okuduktan sonra bayram için önceden alınan elbise ve eşyalardan eksik kalan ne varsa, onları da çarşıdan alıp eve dönerdik.
Yepyeni elbiselerimizi katlayıp yastığın altına koyardık. O akşam uyku uyuyamazdık. Hava şartları hiç umurumuzda bile değildi. Hava nasıl olursa olsun, o pırıl pırıl elbiseleri giymek için sabırsızlanıyorduk. Bazı bayramlarda akşamları ellerimize kına sürüp sonra uyurduk. Ev yapımı baklavalar, pastalar bayram sabahına kadar fırına verilir ve bayrama hazır edilirdi.
Sabah çok erken saatlerde mutfaktan gelen sesler ve mis gibi pirinç pilavı ve et kokularından dolayı hemen kalkardık. Kınalı elleri yıkayıp, yastık altına koyduğumuz elbiselerimizi giyerdik.
Evin avlusuna geçerdik. Güneş yeni yeni doğuyordu. Siirt karanlıktan çıkıp, önce kırmızılığa sonra aydınlığa kavuşurdu. Mahalle bile sabah namazından itibaren hareketlenmeye başlamıştı. Her evden tencere sesleri geliyordu. Tüm evlerin ışıkları yanıyordu. Bazı çocuklar yeni elbiseleri nispet yaparcasına giymiş ve sokağa fırlamıştı bile. Babam sabah namazından sonra Mezarlığa uğrar oradan eve gelir yemek yer ve hep beraber köylülerimizle bayramlaşma yapardık.
-------
Ne mi değişti?
Biz büyüdük ve kirlendi dünya...
Mezarlık ziyaretleri devam ediyor ve biz bu arefe günü mezarlığa gidemedik. Annem bayram sabahı gidelim bari dedi, yine gidemedik.
Gıcır gıcır elbiselerimiz yastık altında olmasa da, çocuklarımızzda bile o heyecan yoktu artık...
Evi taşımıştık artık, komşularımız sabah namazından sonra kalkıp bayram hazırlığı yapmıyorlar maalesef. Çocukluğum çok iyi hatırlarım. Her evin kocaman bir avlusu vardı. Biz komşulara gittiğimizde sadece şeker almazdık. Pasta ve baklava da ikram ederlerdi. Komşular bayramın birinci günü mutlaka bayramlaşmaya gelirdi ve gelir gelmez bir tabak baklava ikram ederdik.
Eskiden bayram sabahlarında kuşlar bile cıvıl cıvıl öterdi ama şimdi kuş seslerini bile duyamıyoruz.
Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi Siirt'te de Bayramlar bayram olarak değil, tatil günleri olarak değerlendiriliyor. Yılda 2 kez bayram yüzü görenler, "kırk yılda bir üç gün iznimiz var, bırakın da yatalım dinlenelim" diyorlar. Çocuklar şeker toplama gittiğinde kapılarını bile açmayanlar var artık.
AH ESKİ GÜNLER AH...
Yetiştirme Yurdu'nun karşısında kocaman bir panayır vardı. Tahtadan salıncaklar yapılırdı bayramlara özel... Satıcılar, motor kiralayanlar, bisiklet kiralayanlar, at arabalarına binmek isteyenler, elmalı şekerciler, pamuk şekerciler... Bayramı bayram tadında yaşıyorduk.
Şimdi çocuklar ellerinde oyuncak silahlar, polat alemdarlık yapıyor, bayram sabahları... Akraba ziyaretleri ihmal ediliyor. Komşuları ziyaretler ihmal ediliyor. Bayramlarda bayram değil, tatil yapılıyor.
SABAHLARI BİLE GÜNEŞ, ESKİSİ GİBİ DOĞMUYOR. O güneş doğan tepelere kocaman apartmanlar dikiliyor artık. Eski mahalleler terkediliyor. Çocukluğumun koktuğu Cas evler bir bir yıkıldı, yıkılmayanlar da kaderine terkedildi. Yıkılan her ev, çocukluğumu ve hayallerimi alıp götürdü. Betonarme evler, yükseldikçe, biz daha da yabancılaştık. Okuldaki arkadaşlar bize gelir, biz onlara giderdik...
Kültürümüzü yaşatabilmemiz inanın ki artık çok zor. Memleketimiz hızla değişiyor. Hergün yeni bir apartman inşa ediliyor. Komşuluk ilişkileri gittikçe yok oluyor. Her akşam bir akrabayı ziyaret etme geleneği, yerini her akşam televizyonda yayınlanan dizileri izlemeye bıraktı. Haftada bir defa yapılan ziyaretlerde de, gidilen evlerde film seyrederek geçiriliyor ve sohbet edilmiyor.
Çocukluğumdaki bayramları ve sabah kalkıp elimdeki kınadan ellerimi yıkadıktan sonra elbiselerimi - ayakkabımı giydikten sonra evin avlusunda güneşin doğuşunu seyretmek; komşuların bayram hazırlığını tencere seslerinden şahit olmak, çok güzel bir duyguydu.
abim sanırım fazlasıyla haklısın :s
♥ Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim. Aklıma gelişini seveyim. Ne güzel de darma duman ediyorsun beni. ♥
AH ESKİ GÜNLER AH...
Yetiştirme Yurdu'nun karşısında kocaman bir panayır vardı. Tahtadan salıncaklar yapılırdı bayramlara özel... Satıcılar, motor kiralayanlar, bisiklet kiralayanlar, at arabalarına binmek isteyenler, elmalı şekerciler, pamuk şekerciler... Bayramı bayram tadında yaşıyorduk.
buraları çok çok iyi hatırlıyorum..at arabasına yada kamyonlara biner (heylel heps)cezaevine kadar gezdir diye tepmo tutardık.tahta salıncaklarda sallanırken sahibinin (me besken)yetmezmi sorusuna hep bir ağızdan lee(yok)dediğimiz günler gözümün önüne geldi.keşke o günlerden bir resim yada fotoğraf olsaydı
"Arza hacet yok halim sana ayandır. Dile gerek yok sessizliğim sana beyandır. Söze lüzum yok suskunluğum Sana kelamdır"
Keşke olsaydı abim. Valla o zamanlardan günümüze gelen bir görüntüye hiç rastlamadım![]()