sanki daha önce okumuştum ama yine emgine saglık derbedercimm
“KIRTLAMA DEĞİL, ZIRTLAMA İÇ”
Kesme Şekerin, ancak zenginlerin evinde bulunduğu geçmiş yıllarda, AMMO ELYAS’A bir misafir gitmiş. AMMO ELYAS, çay yapmış ve misafirinin önüne getirmiş. Misafir, uzatılan şeker kutusunu alarak demiş ki:
-Ben çayı kırtlama içeceğim, şeker kutusunu yanıma koy!
Sonra, her yudum çay içişinde ağzına bir şeker atmağa başlamış. Birinci bardak çayda en az on kesme şekeri ağzına atan misafire, ikinci bardak çayı döken AMMO ELYAS, İÇİNE İKİ DE KESME ŞEKERİ ATIVERMİŞ…
Bunun üzerine misafir:
-Ne yaptın AMMO ELYAS, “ben çayı kırtlama içiyorum” dedim, ya!
diyecek olmuş. AMMO ELYAS, SÖZÜNÜ ESİRGEMEMİŞ:
-KIRTLAMA DEĞİL, ZİRTLAMA İÇ! Bu şeker sıkıntısında, her yudum çaya bir kesme şeker reva mıdır!
Diyerek, şeker kutusunu misafirin önünden kaldırmış.
sanki daha önce okumuştum ama yine emgine saglık derbedercimm
Artık güçlüyümm... Ufak yalanlara inanmıyorum! Kiyamam sözcügü yok artık olMasında... herŞeyi dÜn gibi hatırlıyorum her sacısını her damlasın kazandıklarımla kaYbettiKlerimi aYrıstıralı çoK oldu ugrUna canımı verİriM dedigim insanlarin sirası degişti beNde suSmuyorum arTık herŞeyimi sİFirladim.. Bu güNlerde Kim vAra yanımda odur benim canıM... BeNim kıyamadıgım degil baNa kıYaMayanlar ArTık degerli BENDE....
Kelimeler anlatamaz bazen derdini,
Bir sessizliğe mahkum edersin ya kendini,
Sözlerin bittiği yerde son UMUT,
Döktüğüm gözyaşlarım gibi sevdim ben seni...
O BENİM İŞTE!
Siirtli genç, yeni nişanlandığı kızdan vazgeçmek istemiş. Tabii, nişanı bozmak öyle kolay değil. Bir bahane uydurmak lâzım. Gence, taktik vermişler:
-Kızın eski nişanlısı beni tehdit etti!
Demesini önermişler. Genç, bir cemaatin içine davet edilmiş. Nişanı niçin bozmak istediği sorulmuş. Kendisine verilen taktiği uygulayarak:
-Kızın eski nişanlısı beni tehdit etti!
Demiş. Bunun üzerine topluluktaki bir genç kendisine sormuş:
-Nerde gördü seni, kimin yanında tehdit etti.
Nişanı bozmak isteyen genç, bir şeyler uydurmuş. Bunun üzerine aynı genç cevap vermiş:
-Yalan söylüyorsun. Çünkü, kızın eski nişanlısı dediğin kişi, O BENİM İŞTE!
Ve kızın babasına dönerek söylemiş.
-Yalan söylediğine siz de tanık oldunuz. Ama, bu cemaatin huzurunda, ben, tekrar kızınıza talibim. Eğer, bozulan nişanımı yenilerseniz, kızınızı memnuniyetle alırım, demiş…
Ve kızı, eski nişanlısına vermişler…
DELİ, DELİYİ TANIR; DELİ, DELİYİ SEVER!
Ahmet Arıtürk bir gün bir arkadaşıyla caddede yürürken, karşıdan gelen Siirt’in sevimli maskotu Remzi yanına gelerek:
-O, Hocam!
Diye sarılıp, kucaklamış ve öpmüş. Ahmet Arıtürk de aynı şekilde karşılık vermiş. Bunun üzerine yanındaki arkadaşı söylenmiş:
-Bakıyorum, Remzi’yle aran çok iyi!
Ahmet Arıtürk cevap vermiş:
-Öyle olması çok normal, değil mi! Sen bunu bilmiyor musun deli, deliyi tanır, deli, deliyi sever!
ZENGİNLİK AKILLA OLSA, SANA ZIRNIK DÜŞMEZDİ
Siirtli Meczubun biri, çarşılarda, sokaklarda dolaşır:
-Akıl satıyorum, alan var mı!
Diye bağırırmış. Siirtli zengin bir tüccar, meczubu çağırmış, şaka yollu ve alaycı bir ifâdeyle:
-Aklı kaça satıyorsun?
Demiş. Meczup, cevap vermiş:
-Senin akla ihtiyacın yok! Çünkü, ŞANSIN var. ŞANSIN, aklının önüne geçmiş. Zenginlik, akılla olsaydı, sana zırnık düşmezdi!
DEMEK Kİ ŞEHRİMİZDE ADAM KALMAMIŞ!
İstanbul’a yerleşmiş bir Siirtli Bayan’a, Siirt’ten misafir giden bir bayan arkadaşı misafir olmuş. Siirt’ten bahsederlerken:
-Bu arada haberin var mı yok mu bilemiyorum amma, yoksa sana müjde vereyim. Kardeşin, Belediye Meclisine üye olmuş!
Demiş. İstanbul’da ikamet eden ve kardeşiyle pek arası olmayan Siirtli Bayan:
-Eyvah! Eyvah!
Diyerek başına vurmaya başlayınca, haberi veren arkadaşı tereddüt içinde söylenmiş:
-Ben sana müjde olsun diye söyledim, sen ise ağlıyorsun!
Deyince, İstanbul mukimi Siirtli Bayan, cevap vermiş:
-Nasıl başıma vurmayayım! Demek, Siirt’te adam kalmamış ki, sıra kardeşime gelmiş!